Salı, Şubat 21, 2006
Ben çizgi romancının
zeki, çevik ve ahlaklı olanını severim
Burkina Fasa Fiso ve çeşitli dergilerde çıkan yazı/araştırma dosyaları özelinde de Ali Işıngör, bir süredir çeşitli içerik hırsızlığı vakalarıyla uğraşıyor...
5846 No'lu Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nu bir kalemde unutun zaten, bazı dergi ve internet sitelerinde yazar adını belirtmeye gerek bile duymayacak bir cürette hırsızlık yapılıyor! Ha, bir de yazınızın altına kendi imzalarını atanlar var ki, onları hangi kategoriye sokacağımı, inanın ben bile bilmiyorum :)...
Kişisel blog sitesinde, bunu yapan kopilleri açıkçası önemsemiyorum, hatta yazılarıma "farklı bir şekilde de olsa" değer verdiklerini görmek, beni mutlu ediyor. Ancak bu iş çoktan şirazesinden çıkmış, büyük medya kuruluşlarından kültür-sanat dergilerine kadar "doğal bir hak" olarak görülmeye başlanmış durumda.
Bu dergilerin arasında "Çizgi roman araştırmaları dergisi" Serüven'in bulunmasıysa, beni özellikle yaraladı. Bu ülkede ürünleri en çok çalıp çırpılan, emeğinin karşılığını en az alan insanların başında çizgi romancılar gelir. Bir telefon etseler, "bir karşılık beklemeksizin" seve seve bütün işlerimi önlerine sereceğim adamların bunu yapması, insanı sadece kahrediyor...
Geçtiğimiz hafta Burkina Fasa Fiso'yu kapatmanın eşiğinden döndüğüm anları sık sık yaşadım. Bir hafta süren bir sessizlik ve düşünmenin ardından, konusunda çok yetkin bir avukat abimle bu arkadaşlara dava açmayı kararlaştırmış durumdayım.
Bakalım "yavuz hırsız" ev sahibini bastıracak mı?
Hep birlikte göreceğiz...
Not: Creative Commons (by-nc-sa) sözleşmesi, kaynak göstermeniz ve ticari amaçlarla kullanmamanız şartıyla bu sitedeki tüm içeriği "ayrıca izin almaya gerek kalmaksızın" kullanmanıza ve hatta söz konusu içeriği değiştirip, aynı şartlar altında tekrar dağıtmanıza izin verir.
Ha, bu sitedeki bir yazıyı bir ticari mecra olan "matbu yayın"da kullanacaksanız, bütün iş bir elektronik posta ya da telefona bakar. En fazla sizden o dergiden iki üç nüsha göndermenizi isterim :)...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
19 yorum:
Sizin bu yazınızı okuduktan sonra, "Allah Allah, Serüven mi yapmış bunu!" diye biraz da şaşkın Koloni'ye baktım; sizin göderdiğiniz uyarıyı oraya da koymuşlar.
Maalesef lisanslara pek dikkat edilmiyor, oraya focus'dan alıntılandığı yazılınca iş bitti zannediliyor. Yine de, "blog kapatmayı düşünmeyi düşünecek" kadar ciddiye almayın bence :)
Eminim, Serüven bir özür metni yayımlayacaktır.
Kusura bakmayın ama; halihazırda Ken Parker'ı kullanırken, pek bir anlamsız kılıyorsunuz söylediklerinizi...
Ciddi anlamda kaçırdığınız bir şeyler var ortada, ortamın ruhuna dair...
Birincisi;
Söz konusu Ken Parker çizgi romanının Türkiye'deki yayın hakları sevgili arkadaşım Murat Mıhçıoğlu'nun sahibi olduğu Rodeo Yayıncılığa aittir. Ve tamamen izinlidir.
İkincisi;
Bu resim Bonelli grubu tarafından internete konan ve CC lisansı ile kullanıma açılmış bir resimdir :).
Ve son olarak;
Şu ortamın ruhu işini biraz açalım. Ortamın ruhu itibariyle sitemi olabilecek en paylaşımcı lisanslardan biriyle, "Creative Commons- Share alike" lisansıyla paylaşıma açmış durumdayım.
"Kaynağını gösterin, derginizde kullanacaksanız telefon edin" diyorum. Daha ne diyeyim! Hırsızlığın adı ne zaman "ortamın ruhu" oldu?
Yazınız dergide mi yayınlanmış?
Moe
Yoksa sitede kullanmışlar da kaynak mı göstermemişler?
Moe
Ken Parker ile ilgili:
Öncelikle usüle dair bir yanlışınız olduğunu düşünüyorum. Rodeo Yayıncılıkla yazılı bir mutabakatınız olmadığını farzediyorum. Bu önkabulle biri de çıkıp sizi dava etse, 5846 gereği kamu davasına dönüşür. Bu halde yayıncıyla sonradan sağlayacağınız bir mutabakat ise aleyhinize infazı engellemez. CC tamamen devre dışı kalacaktır çünkü söz konusu çizgiromanın tüm yayın haklarına sahip bir yayınevinden söz ediyoruz...
Böyle bir durumla muhtemelen karşı karşıya kalmazsınız, çünkü hiç kimse mutabakatları üçüncü, dördüncü ve hatta beşinci kişilerin de cürüm sayabileceğini düşünmez. Düşünenler aklı evvel kabul edilir.
Kaldı ki CC ile ilgili bu ülkede bildiğim bir emsal de yok. FSEK tarafından tanınacağına dair net bir emare olup olmadığını siz benden daha iyi biliyorsunuz...
Konuya dönmek gerekirse:
Bunların hepsi bir yana anadığım kadarıyla söz konusu araz blogunuzla, dolayısıyla CC ile alakası olmayan bir medyanın içeriğinden doğmuş. Levent Cantek'in de belirttiği gibi 5846 gereği "kaynak göstersende kullanamazsın demek" kanunu falan da geçtim (hoş oraya da takılıyor), herşeyden öte irite edici :) Ben bunu savunmazdım şahsen...
Söz konusu medyayı takip eden bireylerden biri olarak, ticari kaygıları olma ihtimali sizin sayenizde aklıma düştü...
Ortamın ruhundan kastım: Çok net özetlemek gerekirse, zaten bir avuç insan var bu işle ilgili, onlarda birbirini boğazlamaz ise daha iyiydi :)
Son olarak; tavrınızı pek samimi bulmadım açıkçası... Madem bu konu telefonla çözülecek kadar basitti, farz edin ki kontürleri bitmiş olsun... Yanlış yöne alev püskürtüyorsunuz. Üstelik yanlış bir yöntem kullanarak... İyi niyet böyle birşey değildi hatırladığım kadarıyla.
Sevgili Murat Sağlam;
Borçlar hukukumuzda güzel bir tanım vardır: "Sözleşme serbestisi." Adına ister taksitle kitap alma sözleşmesi, ister yazılım kurarken okumadan ok tuşuna bastığımız metin, ister CC lisansı diyelim, tüm bunlar "sözleşme serbestisi" kavramı içine girer.
Bu nedenle CC sözleşmesi de, GPL sözleşmesi de Türkiye içinde geçerli birer metindir. (Mevcut FSEK'de özellikle "hak devri"ne ilişkin bir kafa karışıklığı vardır o ayrı mesele.)
CC ya da GPL hakkında Türk mahkemelerinde bir emsal karar olmaması, bu sözleşmelerin hukuki yönüne değil, sadece adli yönüne ilişkindir.
Hatta ben sana ilgini çekecek başka bir şey söyleyeyim: Bu kavrama göre bir sözleşmenin yazılı olması da gerekmez! Sözlü olarak, okuma yazma bilmeyen bir kişi tarafından parmak basılarak hatta onay gösteren bir im ile (Örneğin tokalaşma) yapılan bir anlaşma dahi bir hukuki sözleşmedir. Tokalaşmaya çok ilginç bir emsal karar, yine yanılmıyorsam Marmara Üniversitesi'nden hocamız Erhan Adal'ın "Hukukun Temel İlkeleri" kitabında yer alır.
Kısacası, yazılı mutabakat şart değildir. Ayrıca söz konusu olan görsel, CC ile lisanslanmış bir resimdir :).
Murat;
İlgili kanun maddesine bakarsan, FSEK'nın eser sahibine eserinden her türlü çoğaltma yapmayı "men etme hakkı"nı verdiğini de görürsün.
Bu, benim değil bir zamanlar çalıştığım kurumun politikası. Hatta bunun değiştirilmesi için Hürriyet dergi grubunun patronu Mehmet Yılmaz'a dahi çıkmışlığım da vardır. Kendisi bana müstehzi bir edayla cevap vermişti :).
FSEK içindeki abuklukları elbet savunuyor değilim. Ancak, genel itibariyle yazarları "korsan yayıncılara ve emek hırsızlarına" karşı koruyan kanundur bu...
Ve farkındaysan burada tartışılan, bir küçük alıntıdan öte, "son harfine bir yazının", izinsiz bir şekilde bir başka derginin sitesinde yayınlanması olayıdır.
Yahu, ben yazılarımı paylaşmamak, kapatmak istesem, hadi CC'yi bırak, sık sık "her türlü alıntıyı yapabilirsiniz" diye yazar mıyım?
Ters açıdan bakalım istersen olaya: Türkiye'de uzun bir dönem Ken Parker korsan olarak yayınlandı. Bunun hakkında ne düşünürsün? Acaba bunun için de "Kontörleri bitmiş herhalde" der misin?
Ne farkı var?
bu tartışmayı dışardan izleyen birisi olarak edindiğim izlenim şu ki, Ali bey konusunda çok donanımlı. görülen o ki kanun maddelerini hepimizden iyi biliyor.
Ali beyin söylediklerine katılmamak mümkün değil. eyer bir takım kurallar varsa bu herkes için geçerli, "biz amatör ruhla çalışıyoruz, yazarlarımız zaten para almazlar, o nedenle biz istediğimiz yazıyı bir başka dergiden alır sitemize koyabiliriz" demek doğru değil.
değerli bir insan olan levent cantek in tavrı bu yönde oldu ve bence hatalıydı.
ali bey derim, siz siz olun sakın kaynağını gösteremeyeceğiniz bir resmi kullanmayın burkina'da. sizi sizi çiy çiy yemek için bekleyen bir sürü adam var :))))))))))))))))))
"FSEK'nın eser sahibine eserinden her türlü çoğaltma yapmayı men etme hakkını verdiğini de görürsün."
demişsiniz.
Belki kanun sizi haklı gösterir ama darkhunter'ın dediği gibi, ben bunu savunuyor olmazdım.
Oğuz Bey,
Bunu savunmadığımı, hatta bu kanunun abukluklar ve çelişkiler taşıdığını, çok açık bir şekilde çeşitli kereler yazdım. Hatta bu nedenle de sitemdeki yazıları CC'leyerek bir nevi "kamu malı" haline getiriyorum.
Niye beni anlamak istemiyorsunuz?
Söylediğim şey şu:
"Kanun çerçevesi içinde" bir yayın, yazarlarının iradesinin de üzerine çıkarak en ufak alıntıyı bile yasaklamış. Süreli yayınlarda yayınlanan yazıların telif haklarının birkaç yıl sonra otomatikman düşmesi dikkate alındığında, aslında çok da önemli olmayan bir tavır bu.
Asıl soru şu: İnsanların bir basılı yayındaki metni, yazarının telif haklarını gözetmeksizin aynen alması, doğru mudur yanlış mıdır?
Eğer doğruysa, Aziz Nesin'in geliriyle vakfında çocuk okutmaya devam ettiği kitapların da "korsanını" basalım! Yaşar Kemal'in İnce Memed'ini de internete taşıyalım. Kim bilir, son günlerinde Yaşar Kemal'i de bu şekilde epey bir motive ederiz!
İlk defa burada söylüyorum: Serüven dergisi, bunu son derece de saygısız bir tarzda, o yazının bulunduğu sayı "henüz piyasadayken" Mayıs ayının 20'sinde yapmış! Bir dergiyi bayide satmamasını sağlayacak şekilde içeriğini internet üzerinden yayınlamakla kaç kişinin ekmeğiyle oynadıklarının farkında da mı değil bunlar?
Focus'tan aylar önce ayrılan birisiyim ben. Ekim ayının sonunda ayrıldığımda, dergi içinde kalan son derece kısıtlı kadro derginin kapanmamasının mücadelesini veriyordu.
Bunu da söylettiniz ya bana...
(...)
Burada herhalde yazılarımın alıntılanmasını tartışmadığımı, "basılı ortamdaki" yazıların yazarından izinsiz bir şekilde, başka yayınvleri tarafından kullanılmasını eleştirdiğimi göreceksiniz.
Saygılarımla
Şimdi anladım. Tamam abi ya! Kesin dava açmalısınız. Sakın vazgeçmeyin Focus dergisi çalışanlarının haklarını korumak için yaptıklarınız çok güzel.Hatta aramızda kalsın o yazı sadece Serüven siteesinde değil aynı tarihlerde farklı çizgi roman sitelerinde de yayınlandı.
Moe
Ellerini cebine sokup ortamın ruhunun kokusu peşinde gezen içten patlamalı özgürlük savunucularını alınız, emperyalizm karşıtı bildirilerini windowws'ta hazırlayan embesil solculara vurunuz.
Yazının seruven.org'da yayınlanması ile Focus dergisinin çalışanlarının ekmek parası arasında ilişki kurmak
epey mübalağalı olmamış mı?
Dergideki tek bir makalenin sitede yayınlanması ile, derginin satışının azalması bence çok abartılı bir yaklaşım.
Focus bir çizgiroman dergisi değil. Dergiyi sürekli takip edenler, ortak noktası çizgiroman olan bir kitle değil. Seruven.org sitesinin taskipçilerinin kaçı acaba bu yazıdan haberdar olurdu, sitede yayınlanmasaydı?
Yazınız, benim gibi, focus dergisini takip etmeyen birçok kişiye ulaşmış oluyor.
"ahlaklı olanını severim" ifadesi ile de seruven.org gibi ticari amacı olmayan, paylaşımcı bir ortamı ahlaksız olarak nitelemiş oluyorsunuz.
Kaynağı gösterilerek, link verilerek yayınlanmış bir yazıyı yermek için, kaynak göstermeden, hatta altına kendi imzasını atarak çalıntı yazı yazanları, sokaktaki korsan tezgahlarını örnek veriyorsunuz.
Sinirlenerek, amacını aşan ifadeler kullanmaya başladığınızı düşünüyorum.
Tartışmaya daha çok dahil olmak istemiyorum.
Oğuz Bey;
Focus dergisini okumadığınız belli oluyor. Focus, "bir bilgi ve popüler kültür" dergisidir. Her iki ayda bir çizgi romanlara ilişkin özel bir dosya yayınlar; yazarları arasında da çok sayıda çizer, fantastik edebiyat çevirmeni ve çizgi roman okuru yer alır.
Sadece kişisel olarak ben, Focus'ta çalıştığım bir buçuk yıl içinde dört ya da beş ayrı dosya hazırladım.
Bu arada düşünme biçiminiz beni dehşete düşürdü: Sadece yayınevinin adını yazının başına koyarak, Sait Faik, Aziz Nesin ya da Gabriel Garcia Marquez'in bir öyküsünü istediğiniz yerde yayınlayabilir misiniz?
Komik olmayın.
Ali Bey 'yazılarımı yayınlayın ama bunu doğru yöntemle yapın' diyor.
Bu kadar zor mu bu?
Pinguar'ın da dediği gibi, Focus'dan alıntılandığı yazılınca iş bitmiyor. Hele hele bunun yazılarını kamuya açan birisinin başına geldiğini düşünürsek, Ali Bey'in sesini yükseltmesi çok doğal. Belli ki bugüne dek çok canı yanmış.
Şu tartışmada Serüvencilerin takındığı tavır, onlara karşı sempati besleyen pek çok kişiyi üzmüştür heralde...
Niye bu kadar konuşuluyor anlamıyorum.Ali Işıngör dava açacağını söylemiş, bir güzel tehdit etmiş, adamlar da sitede yazıyı silmişler, Site sorumlusu kimlik bilgilerini yazmış, mahkeme yolunu açmış, silinen yazıyı mahkemeye sunacağını açıklamış.Gerisi vıdı vıdı ne bu ya? İçinizde işsiz ve mutsuz biri mi var?
B.C
Vıdı vıdı dediğiniz şeyi ben kendi adıma "çok bilgilendirici" buldum. Ayrıca Ali Bey'in kimseyi tehdit ettiğini de sanmıyorum. Kendisi mahkemeye gideceğini açıklamıştır sadece.
Ayrıca sizin de vıdı vıdıcılar arasına katıldığınızı görmek çok hoş :)
S.G.
Serüven'in forum sitesinde şahsıma karşı yöneltilen bol küfürlü hakaretler buraya kadar uzanmaya başladığından ve bir "telif hakları ihlali" olarak gördüğüm bu olayı mahkeme sürecine taşımayı düşündüğüm için bu yazıyı yeni yorumlara kapatıyorum.
Serüven dergisi yönetiminin kendi forumundaki ağır hakaretlere müdahalede bulunmaması, ayrıca düşündürücüdür benim açımdan...
Son olarak neden kaynaklarımı yazmadığımı soran "anonymous" arkadaşa bir açıklama:
Bu yazı, Focus dergisinde güncel bir iki örneği içermeyen hali ilk olarak 1996 yılının yanılmıyorsam Temmuz sayısında yayınlanmış, 1/3 sayfalık bir uzun kaynakça listesi, dergide yayınlanmıştı...
Focus Dergisi içersinde yayınlanan kimi yazıların kaynakçalarının uzunluğu, beni Focus dergisinin sitesi üzerinden yayınlamaya yöneltmişti. Mayıs 2005'de yayınlanan genişletilmiş yazının yaklaşık 30 kaynaktan oluşan kaynakça listesi, orada da yayınlandı.
Başkasının "izinsiz bir şekilde" sitesinde yayınladığı yazılar, insanın başına işte böyle işler açabiliyor :)...
Dileyene bu kaynakçaların listesini gönderebilirim.
Bu alana herhangi bir yeni yorum kabul edilmeyecektir.
Yorum Gönder