Cumartesi, Nisan 22, 2006

Ahtamar'dan selamlar...


Bu yazıyı Van'dan, şehrin gençlerinin piyasa yaptıkları Cumhuriyet (Mecburiyet) Caddesi'ndeki bir internet cafe'den çok hızlı bir şekilde yazıyorum. Fotoğraf, Sacred Sites sitesinden alınan özel izinle kullanılmaktadır, dijital makine ise artık İtalya'da olduğu için orada çektiğim karelerin gelmesini için biraz bekleyeceğiz.

Evet, yılın bu zamanı Ahtamar Adası'nda resimdeki gibi badem ağaçları açıyor, detayları bir ara anlatacağım.


Not 1 (27 Nisan): Photograph Courtesy of SacredSites.com, Martin Gray'e özel teşekkürler.

3 yorum:

sickprincess dedi ki...

Tiyatro biter, sahne bosalir, salon bosalir. Yalniz bir kisi kalir. Bilir ki sanatcisi perdenin arkasindan cikip ona son bir el sallayacaktir. Ne kulise ne evine gider, salonda oylece bir basina bekler.

Van guzelmis, bir arkdasim Van'a tiyatro geldiginde salon hic bosalmaz, herkes ruhunu birakir derdi. Vanlilar'i boylece cok sevmistim. Van'a gidemem ben ya oyle degillerse diye. Tiyatro sevmem halbuki ben.

Adsız dedi ki...

Van da kahvaltı yapmadan gelmeyin. Öyle derler. Ben hiç gitmedim ama bir gün gidersem o kahvaltı salonlarına uğrayacağım.

p.s: Blogunuzun yeni hali güzel olmuş.

Ali Işıngör dedi ki...

Cengizhan Bey;

Van'a gidip de "Bak Hele Bak"da kahvaltı etmeyen, onca yolu boşuna gitmiş demektir :)...

Hâlâ o yediğim kaymağın tadını unutabilmiş değilim.