Çarşamba, Haziran 29, 2005

Aşk yeniden

Temmuz sayımız nihayet dün akşam bayilere dağıtıldı. İstanbul taşraya ulaşması nedense bir gün daha sürebiliyor derginin...

Bu sayıya gelecek olursak... Size yalan söyleyecek değilim, iki konunun resim-fotoğraf bütünlüğünü sevmedim. Eleman azlığı, Özgür'ün kolunun çıkması gibi nedenlerle, örneğin "Kanpolat kiti" konusunun görsel malzemelerine yeterince eğilemediğimizi düşünüyorum...

Bu arada, Türk dergiciliğine "badem gözlü" Ercan Arıklı'nın getirdiği anlayışlardan biridir: Yaz aylarında dergi içerikleri alabildiğine hafifleştirilir, insanlara plaj kıyısında zorla "Ayşecik tatilde" kıvamında dergiler okutulmaya çalışılır! Tabii, dergi satışları da bu trende uygun bir şekilde "düşürülür"...

Ya kardeşim, normalde dergi okumayan bir kitleyi plaj kıyısında kafalamaya çalışmak kadar "beyhude" bir çaba olabilir mi? İstediğin kadar söyle, anlamazlar... Tam tersi, tatilde kafasını dinlemeye başlayan adam bir süre sonra "normale döner"; beyni, işyerinde pelteye çevrilmeden önceki haliyle çalışmaya başlar. Ben açıkçası en keyifli ve ağır kitapları hep yaz tatillerimde okudum!

Neyse, bence yaz ayları olmasına rağmen, içeriği zayıflatmadığımız bir sayı oldu. Bu nedenle uyarayım, kapak dosyası olan "Aşkın Kimyası", ilişkileri, modern psikolojinin en popüler kavramlarından bir olan "çift psikolojisi" ve "bağlanma teorisi" modelleri doğrultusunda mercek altına yatıran, ciddi bir konu!

Esin kaynağını doğadan alan kentsel mimari yani "Biyo-mimari" bence bu sayının "iyi"lerinden biriydi. Kelebek kanadına benzeyen kütüphane çatıların, istridyeleri anımsatan kubbesel yapıların meraklılarına Google'da İspanyol mimar Santiago Calatrava'yı aratarak, bu isim üzerinde derinleşmelerini tavsiye edebilirim.

Çok merak edilen İstanbul Efsaneleri'ne gelince... Bence bu ayın en iyi işi bu ek oldu. Öyle ki, Focus'a gelen bir koli dergi, hemen yanıbaşımızdaki Elele ve Atlas dergilerinden gelen istekler doğrultusunda hemen tükendi! Bulamadım, almadım, unuttum demeyin, sonra abone servisinin kapısında sürünürsünüz... Çanakkale Savaşı'nın 90. yıldönümünde verdiğimiz "Düşmanını tanı" kitapçığının tıpkıbasımının olduğu sayı, depoda bile kalmadı, haberiniz olsun!

Hiç yorum yok: