Çarşamba, Haziran 01, 2005

Biz mi yaşlanıyoruz,
çizgi roman kahramanları mı?


Biz mi yaşlanıyoruz, çizgi roman kahramanları mı? Bu soru, bir süredir kafamı "ciddi ciddi" kurcalıyor... Hatta bu konuda geliştirdiğim bir de tezim var, ama bunu paylaşmadan önce, bu düşünceye neden ve nasıl kapıldığımı anlamanızı yarayacak iki soru soracağım:

1- Etrafınızda 15 ya da 17'sinde pek çok çocuk vardır eminim... Kaçı çizgi roman okuyor? Okumaktan kastım, eline geçtiği zaman şöyle bir göz gezdirmesi değil; bizim o yaşlarda yaptığımız gibi, cilt cilt biriktiren, Conan'ın Barachan deniz kurtları ile korsanlık yaptığı günlerdeki sevgilisinin adını (Belit) ya da Zagor'un kankası Çiko'nun tam adını bilen (Don Cico Felipe Cayetano Lopez Martinez Gonzales:) kaç "kopil" tanıyorsunuz?

2- Biz yaşlanır ve artık 30'lu yıllarımızdan gün alırken, sanki çizgiroman kahramanları da bizimle birlikte yaşlanmıyor mu? Örneğin Peter Parker, artık biyoloji öğrencisi değil, Mary Jane ile evlendi hatta boşanmak üzere! Eski lisesinde öğrencilere ders vermeye başladı... Örümcek Adam'ın canı artık sadece kavgalarda acımıyor ve maceraları "Bir sabah daha eksildi penceremden" tadında bir hüzünlü havayla bitiyor...

Dylan Dog ise her macerada biraz daha kararıyor. Arkadaş her macerada "skor yapmaya" devam etse de, sabahları mutsuz kalkıyor. Arkadaş peyderpey intihara gidiyor efendiler!

Peki, ya Batman'a ne demeli? Adam son saydığımda üçüncü Robin'ini değiştiriyordu ve sayı geçmiyor ki arkadaş emeklilikten ya da yorulmuş olmaktan bahsetmesin... Yeni rakipleri de ondan farklı değil, hayatının bir aşamasında haksızlığa uğramış; orta yaş bunalımına girdikten hemen sonra, Oğuz Atay'ın Tutunamayanlar'ına ise iki adım kala, silkinip, cümleâlemin ebesine koymaya niyetlenmiş arkadaşlar bunlar...

Tamam ben yaşlanıyorum, kabul, ama çizgiroman kahramanlarına da ne oluyor böyle? Şimdi kendimce geliştirdiğim cevabı sizinle paylaşabilirim: "Çizgi romanlar sadece Türkiye'de değil, tüm dünyada okur kaybetmeleriyle beraber, onlar da bu dünyadan göç etmeye başladılar yavaş yavaş..."

Çünkü onlar evinde oyun oynayacak bilgisayarı, DVD player'ı hatta gamewatch'ı olmayan bir neslin eğlencesiydi, aynasıydı... Kendisi ile süper kahramanları özdeşleştirecek gençlerin yaşlanması ve onların yerini dolduracak yeni nesillerin aynı hızla gelmemesi yüzünden çizgi roman kahramanları yaşlandırılmak zorunda kaldılar...

Korkarım, Peter Parker'ın romatizmadan muzdarip olup, Tex Willer'ın sırtına torununu bindirip "atçılık" oynayacağı günler o kadar da uzak değil... Hollywood'un Örümcek Adam ve Western'lerden ekmek çıkarmayı başaramadığı gün, tüm o güzel kahramanlar beyaz atlarına binip uzak diyarlara gidecekler...


"Gökyüzünün başka rengi de varmış! / Geç fark ettim taşın sert olduğunu. / Su insanı boğar, ateş yakarmış! / Her doğan günün bir dert olduğunu / İnsan bu yaşa gelince anlarmış..." *

Sizi de su boğmadan, ateş yakmadan önce, gidin gazete bayiinden bir çizgi roman alın kendiniz için... Bu arada Ken Parker (Eski "Alaska") ve Teks'in yeni maceraları artık en fazla 2.000 adet satıyormuş. O da üç ayda ancak! bir de Strip diye bir çizgi roman kültürü dergisi çıkıyor. Onu da alın derim. Ne de olsa sadece 2.000 kişi kaldık...

Yaşlanıyor muyum ne?


(*) Cahit Sıtkı Tarancı

Hiç yorum yok: