Cuma, Haziran 24, 2005

"Traduttore é tradittore"



Marco Polo descrive un ponte, pietra per pietra.
-Ma qual è la pietra che sostiene il ponte?- chiede Kublai Kan.
-Il ponte non è sostenuto da questa o quella pietra,- risponde Marco -ma dalla linea dell'arco che esse formano.
Kublai Kan rimane silenzioso, riflettendo. Poi soggiunge: -Perchè mi parli delle pietre? È solo dell'arco che m'importa.
Polo risponde: -Senza pietre non c'è arco...

İtalyanlar "Traduttore è tradittore" der, yani "Çevirmen sahtekârdır"... Kötü bir sahtekâr olmayı göze alarak, Italo Calvino'nun "Saklı kentler" (Kitabın Türkçe'ye Görünmez Kentler adıyla çevrildiğini biliyorum ama ben olsaydım, ne yalan söyleyeyim, bunu tercih ederdim.) kitabından bir pasajı çevireyim dedim.

Marco Polo tek tek her taşıyla köprüyü anlatmaktadır.
-Peki, köprüyü taşıyan taş hangisi?- diye sorar Kubilay Han.
-Köprüyü taşıyan şu ya da bu taş değil, taşların oluşturduğu kemerin kavisi-, der Marco.
Kubilay Han sessiz kalır bir süre, düşünür. Sonra ekler: -Neden taşları anlatıp duruyorsun bana? Beni ilgilendiren tek şey var o da kemer.
Marco Polo cevap verir: -Taşlar yoksa kemer de yoktur...

Hiç yorum yok: