Salı, Nisan 12, 2005

Üç farklı kapak, üç farklı bakış...


Bu ayki kapağımız Çanakkale... Nisan ayında üç rakip dergi, aynı konuyu kapağa taşıdık. Dergicilik açısından baktığımızda, üç ayrı disiplinin farklılıkları göze çarpıyor:

1- Focus, Çanakkale savaşlarını her zaman olduğu gibi daha rakamsal, ölçülebilir yanlarıyla ele almış. Siper savaşlarında kullanılan periskoplu tüfekler, toplar ve hatta erlerin üniformaları bile karşılaştırılmış... Belki ilginç bir ayrıntı ama, Türklerin ve İngilizlerin kullandığı konserve bombalar bile var bu karşılaştırmada...

Bu arada bir de ilginç ek verdik bu ay. Çıkarma öncesi Osmanlı ordusu subaylarına verilen "Düşmanını tanı" kitapçığı. Çanakkale savaşı komutanlarından Binbaşı Halis Bey'in torunları sayesinde 90 yıl sonra gün ışığına çıkan bu kitapçıkta İngiliz, Hint, İskoç askerleri resimlerle subaylara tanıtılıyor. Beş parçadan oluşan bu muazzam kitapçığı aynı kağıda ve orjinaline uygun basabilmek için, görsel yönetmenimiz Tarkan İkizler'in anası ağladı...

2- Atlas ise Focus'un tam tersi bir yaklaşım izlemiş kapak konusunda. Çanakkale kara savaşının en kritik dört saatini ele alırken, o anki "duygu"yu çok iyi yakalamış... Atlas, içerikte Focus'a göre -bence- daha zayıf kalırken, verdiği dev savaş alanı posteri ile rakiplerine fark atmış...

3- National Geographic Türkiye ise elinin altındaki muazzam olanakların da yardımıyla, resim kalitesinde diğer iki dergiden iyi olması ile öne çıkar hep... Ancak yazıların fazla "çeviri" kokması ve bazı yazılardaki özensiz editoryal tavır, bu kapakta kendini iyiden iyiye göstermiş. National Geographic'e yakışmayacak kadar zayıf buldum ben bu kapağı. İçinde elle tutulur o kadar az şey var ki...

Çanakkale bu ülkenin zamklarından biri. Savaşa gitmek için "okulu kıran" İstanbul liselilerin, Hasnun Galip'in, bir gecede sahte para hazırlayan Mehmet Muzaffer'lerin, aynı siperde vatan için "şehit olan" Mehmet, Yorgo ve Mıgırdiç'lerin mücadelesi... Ruhları şad olsun...

Hiç yorum yok: