Perşembe, Haziran 09, 2005

Bir varmış, bir yokmuş
İstanbul diye bir şehir varmış...



"Bir varmış, bir yokmuş, Allah’ın kulu çokmuş, evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, deve dellal iken, sıçan berber iken, eşek mühürdar, katır silahtar iken, ben annemin babamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken, yaranı safa, kızıştı kafa, ak sakal, kara sakal, berber elinden yeni çıkmış bir taze sakal, kasap olsam sallayamam satırı, nalbant olsam nallayamam katırı, hamama girsem sorar mıyım natırı, nadan olan bilmez ahbap hatırı, dereden geldim, tepeden geldim, sandığa girdim, bir de ne göreyim? Köşede bir hanım oturuyor, şöyle ettim, böyle ettim, hanım yerinden kalktı, yüzüme baktı, çıktık birlikte yola, ne sağa saptık, ne sola; az gittik, uz gittik, dere tepe düz gittik, altı ay bir güz gittik, bir de arkamıza bakalım ki bir arpa boyu yer gitmişiz, ne dönülür geri, ne gidilir ileri, sana bir masal söyleyeyim bari gel beri…

Bir varmış, bir yokmuş, diyarların en güzeli, efsanelerin sultanı İstanbul diye bir şehir varmış…"


Dergi ekibinden Umida Salih'in Temmuz sayısı için "İstanbul Efsaneleri" eki hazırladığını anlatmıştım. Şimdi bu ek önümde :)... Gün yüzü görmemiş Osmanlı efsanelerinden perilere, kıyamet günü ortaya çıkacak Bizans askerlerine kadar ne varsa toparlamış Umida. Eğer bir aksilik olmazsa, Matrakçı Nasuh'un desenleri ile resimleyeceğiz bu eki. Görünüş o ki, muhteşem bir ek olacak.

Hele bir "Deniz kızı ile Sultan Bayezid" masalı var ki... Havsalaya sığacak gibi değil... Onu da yarın anlatacağım artık :)...


Not: "Linux'a dair bilinen yaygın ve komik yanlışlar" listesine hâlâ bir destek gelmedi...

1 yorum:

celibon dedi ki...

Bu yazıyla alakasız olucak belki...

Bana yazdığınız yorumu okudum. Evet...bir gün doğru düzgün birini sevmeyi başarıcam ve her şey olması gerektiği gibi olucak. Ben öyle hayal ediyorum...
İşte yaz geldi. Havalar daha da ısınıcak. Genelde yazlarım güzel geçmez ama eğer kendime bazı hedefler koyarsam bu yaz belki daha başka olabilir diye düşündüm.

Kendinize iyi bakın :)