Uzun zamandır bu kadar çok sayıda "güzel insan"la bir araya gelmemiştim. Bir hafta kadar öne bana birileri Cafe Kafka'nın üst katında 28 kişiyi toplayacağımızı ve üç saat boyunca Creative Commons, GPL, FDL gibi konuları tartışacağımızı söyleseydi herhalde inanmazdım! Ama gerçek oldu ve "havanda su dövme"nin dışında, hemen herkesin yeni bir şeyler öğrendiği ve elle tutulur önerilerin yapıldığı bir toplantı oldu bu...
Neler öğrenildi peki? Öncelikle toplantıya katılan hemen herkesin Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nun (FSEK) açık yazılıma dair neler getirdiği konusunda bir fikri oldu...
Öncelikle ilgili yasanın 16. maddesinin ikinci paragrafı son derece ilginç:
"Eser sahibi kayıtsız ve şartsız olarak izin vermiş olsa bile şeref veya itibarını zedeleyen veya eserin mahiyet ve hususiyetlerini bozan her türlü değiştirilmeleri menedebilir. Menetme yetkisinden bu hususta sözleşme yapılmış olsa bile vazgeçmek hükümsüzdür."
Bu madde, GPL gibi "hak devri"ne yani yapılan bir işin başkaları tarafından geliştirilmesine ve aynı koşullar altında üçüncü kişiler tarafından dağıtılmasına izin veren lisanslarda sorun yaratacağa benziyor. Şöyle bir şey düşünelim: Bir açık yazılım yazdınız ve bu yazılımdaki bir hata, dışardan birisi tarafından yamanmış olsun. Bu haliyle kanun, "kötü niyetli" kişilerin, binlerce insan tarafından oluşturulan Mozilla gibi yazılımları ya da koskoca bir işletim sistemini bloke etmesinin önünü açabilir!
Son olarak 2001 yılında üzerinde bazı değişiklikler yapılan kanunun "sakat" doğduğunu ve Borçlar Hukuku'nun temellerinden biri olan "sözleşme serbestisi" ilkesi ile çeliştiğini söylemek, pek yanlış olmaz. Kanun içinde başka ilginç maddeler de yok değil. Örneğin 38. madde:
"Bilgisayar programını yasal yollardan edinen kişinin programı yüklemesi, çalıştırması ve hataları düzeltmesi sözleşme ile önlenemez."
Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu! Yasanın bu maddesi kaynak kodlarına erişim hakkı verirken, Microsoft Windows gibi kapalı işletim sistemlerine "ters mühendislik" yoluyla müdahalenin önünü açıyor! Aynı yasa içinde, 16. madde ile çelişen ve son derece "ilerici" bir bir başka madde!
Sonuç olarak, bir hukukçu değilim ama FSEK içinde "komşu haklar"ın belirlendiği bölüme açık kaynak kodlu sistemler için bir "istisna"nın konması gerektiğini düşünüyorum.
Toplantıda konuşulan bir diğer konuysa, Creative Commons'ın bir yapı olarak (belki bir yasal şemsiyenin altında) Türkiye'ye getirilmesiydi... Henüz ortada fol yok yumurta yok ama bu iş için "taş taşımaya" gönüllüler, üç aşağı beş yukarı belli oldu gibi: Ben, Boran Puhaloğlu, Berkin Bozdoğan ve belki de A. Murat Eren...
Benzer bir şekilde, GPL iletişim listesi bugünlerde kuruluyor. Bunun da duyurusunu buradan yaparız artık...
Muhtemelen üç hafta sonra buna benzer ama daha geniş katılımlı bir ikinci toplantıyı, Bilgi Üniversitesi'nde düzenlemeyi düşünüyoruz. Yetkin bazı anayasa profesörlerini ve avukatları davet edeceğimiz bu ikinci toplantı, birincisini kaçıranlara "ilaç gibi" gelecek...
Henüz konuşmak için erken ama kişisel olarak benim niyetim, muhtemelen nisan ayında Bilgi Üniversitesi'nde yapılacak olan "Özgür Yazılım ve Açık Kaynak Günleri"ne kadar işin Creative Commons tarafında duracak bir yapıyı ayağa kaldırmak... Lawrence Lessig'in de katılacağı bir parti ile kutlasak diyorum hani CC Türkiye'nin kuruluşunu, fena mı olur?
Bu arada kimler vardı toplantıda? Yukarda saydığım arkadaşların dışında, benim hatırladığım, Selçuk Erdem (Penguen), Hakan Uygun (serbest yazılımcı), Görkem Çetin (Pardus geliştiricisi), S. Çağlar Onur (Pardus geliştiricisi), Erkan Tekman (Pardus Proje Yöneticisi), Eray Özkural (Pardus geliştiricisi), Barış Metin (Pardus geliştiricisi), Gürer Özen (Pardus geliştiricisi), Bülent Murtezaoğlu (danışman), Fırat Işıldak (avukat), Osman Köroğlu (serbest gazeteci), Arda Çetin (geliştirici) ve Uğur Devril (öğrenci-blogger) vardı. İsimlerini unuttuğum ya da tanışmaya fırsat bulamadığım arkadaşlardan şimdiden özür diliyorum...
(...)
Eminim başka arkadaşların da aklına gelmiştir ama yine de söyleyeyim. Selçuk Erdem'den Pardus için bir tema istesek, bizi dövmeye kalkışır mı acaba? Dünyanın en güzel tavuk, inek ve penguenlerini çizen adam karşımızdaki... Ayrıca benim kedim de aynı fikirde!
2 yorum:
ayrıca toplantıya ait bir kaç fotoğraf da meren tarafından burdaki sayfaya konulmuş.
Bu toplantıya gerçekten gelmeyi çok istemiştim ancak yurda taşınmam nedeniyle gelemedim. 13:00'de dil kursundan çıktığım için de geç kalacaktım... Benim 2 tane arkadaşım gelmiş. Azer Demir ve Erhan.. Hatta meren'in çektiği resimlerde de görebiliyorum kendilerini.. Gönül Recai Oktaş'ı ve Serdar Aytekin'i de orada görmek isterdi ama yok sanırım..
Bu arada Bilgi Üniversitesi'ndeki toplantıya zaman açısından sıkıntı da çıkmazsa gelmek isterim.. Bu arada babam meslekte 30 senesini doldurmuş bir avukattır.. Bu konuları biraz açmıştım dilim döndüğünce.. Eğer bu konuda bir çağrı olursa belki onunla birlikte gelirim ben de..
Yorum Gönder