Pazartesi, Mayıs 02, 2005

Sosyalizm: Şişede durduğu gibi durmuyor mübarek!


Sene 1995 ya da 96 olsa gerek... Yazı yazmak için her zamankinden fazla yanıp tutuştuğum yıllar.. Cumhuriyet gazetesinde (-ki o zamanlar Cumhuriyet, şimdikinin aksine ciddi bir gazeteydi) gördüğüm küçük bir haber, hayatımı değiştirdi. Çünkü gerçek gazeteciliği bu sayede öğrendim. Anımsadığım kadarıyla aşağı yukarı şöyle bir şeydi ilan:

"Söz dergisi çıkıyor. Yazarları arasında Sadun Aren, Yaşar Kemal, ..... ve
Aziz Nesin'in bulunduğu haftalık haber dergisi Söz, ilk sayısını önümüzdeki hafta çıkarıyor"

"Tarihe dokunmaya" inanan bir insanımdır. Aziz Bey ile aynı dergide çalışmak! Bugün bile düşüncesi beni heyecanlandıran bu fikirle, İstiklal Caddesi'nin arka sokaklarından birindeki Söz dergisinin kapısına dayandım: "Merhaba ben sizinle çalışmaya geldim, maaş falan istemiyorum, bana oturacağım bir sandalye verin yeter..."

Maaş ne kelime, üstüne para bile verebilirdim! Ve bir anda kendimi Türk solunun efsane isimlerinin arasında buldum. Nasıl olmasın ki? 12 Eylül sonrasında yurtdışında birleşerek TBKP'yi oluşturan eski TKP ve TİP'liler, Kurtuluşçular, Emek Hareketi, Troçkistler kimi ararsanız oradaydı!

"Solun daha solundakilerin" darbe sonrasında ilk kez ayağa kalktığı günlerdi. Sosyalist Birlik Partisi (SBP) bu gruplarla birleşip, önce Birleşik Sosyalist Parti'ye (BSP); oradan da yanına Troçkistleri ve "kolejli solcular"ı yani Dev-Yol'cuları alarak bugünkü Özgürlük ve Dayanışma Partisi'ne (ÖDP) dönüşecekti... Eski hatalar tekrarlanmayacak, Avrupa tipi bir "gökkuşağı koalisyonu" kurularak, giderek sağa kayan Türkiye ve merkez sol politikalar tekrar sola çekilecekti... Artık asık suratlı olunmayacak, sadece ve sadece "aşkın ve devrimin partisi"ni kurgulayacaktık!

Olmadı. Bunun nedenlerini ve sonuçlarını tartışmak, muhtemelen bu "blog"un sayfalarına sığmaz. Neyse, tüm bu girizgâhı niye yaptım, onu anlatayım... Dergi satışlarının tepetaklak aşağı gittiği günlerde, Söz'ün neden satmadığına dair kafa patlatmaya başlamıştık! Hayır, ekip canavar gibiydi, gündemi sarsıyorduk ve her hafta Hürriyet gazetesi konularımızdan birini manşetine çekiyordu... O halde sorun neredeydi?

Ansızın derginin penceresinin baktığı sokağın adının farkına vardık! Tüm ekip kahkahalarla gülüyordu. Şimdilerde Güzel Sanatlar Akademisi "Pera"nın bulunduğu bu sokağın adı ne miydi? "Mücadele Çıkmazı"... :)

Neyse, geçmiş 1 Mayıs bayramı hepinize kutlu olsun! Bu arada şişenin üzerindeki terkibe de dikkat edip, serin yerde "muhafaza edin" olur mu?

Hiç yorum yok: