Tüm sevenlere duyurulur. Ekim ayında vereceğimiz "Kayıp kentin sokak haritası" eki için kampa girmiş durumdayım. Evimde, önümde dev bir Bizans şehir haritası, dört bir yanıma saçılmış kaynak kitaplarla boğuşarak aralıksız bir şekilde yazı yazıyorum. Bugün dergiden bana yardıma sağolsunlar, aramıza yeni katılan Emrah Sayar'ı gönderdiler.
Şöyle şeyler yazıyorum:
4- Zeuskippos Hamamları: Hipodrom ile birlikte M.S. 196 yılında imparator Septimus Severus’un vakfı olarak inşa edildi. Pagan dönemin önemli yapıları arasında yer alan Zeus Hippios tapınaklarının yerine yapılmasından ötürü Zeuskippos adını alan bu hamamın ısıtma tesisatlarının bulunduğu kısım, tutukluların yerleştirildiği yer olarak da kullanılmıştı. 15. yüzyıla geldiğimizde kendisinden bir iz kalmayan bu hamamın bulunduğu yerde, ilginçtir, 1556 yılında Mimar Sinan tarafından Haseki Hürrem Sultan Hamamı inşa edildi! Şimdi bu kadar anlattıktan sonra sakın heveslenip elinizde bohça ile Haseki Hürrem Sultan Hamamı’na gitmeyin. Şimdilerde orası, Kültür Bakanlığımızın turistlere “halı ve kilim satış mağazası” olarak hizmet veriyor!
5- Topoi: Kadıköy’ün antik dönemdeki adının, hemen karşılarındaki yeryüzü cennetini görmemelerinden ötürü “Khalkedon” yani “Körler Ülkesi” olduğunu biliyoruz. Peki, Khalkedonlular karşı yakaya baktıkları zaman nereyi görüyorlardı? Tabi ki “geçerken hayal edilen yer” anlamına gelen “Topoi” sahillerini... Kökenini “Topeia” kelimesinden alan Ahırkapı bölgesi için Byzantionlular “Dünya’nın üçe bölündüğü yer” tabirini kullanıyorlardı.
8- Anaplous: Antik dönemde Prookhthoi (Çıkıntı) adıyla anılan bu bölge, zamanla halkın dilinde Brokhoi’ye dönüştü. Boğazın en sert akıntısını barındırması nedeniyle, M.S. 5. yüzyıldan itibaren artık Anaplous (Akıntı) adıyla anılan bu mahalle, sahilinden denize girilememesi ile ünlüydü. Osmanlı döneminde bu akıntılı bölgede nöbet bekleyecek bir cankurtaran ekibinin kurulmasına gerek görülmüştü. Anaplous’un üzerinde bugün Cankurtaran Mahallesi yükseliyor. Bir akıntı, şekil değiştirerek de olsa, bu mahallenin adını 2.000 yıldır belirliyor... Eski Yunanca’daki “akıntı ve ters akıntı” (anaplus ve kataplus) kavramları, 1960’lara kadar İstanbullu balıkçılarının yabancısı olmadığı kelimelerdi.
14- Sterkoraria Pyle: Eski Yunanca’da ahır (Sterkoraria) ve kapı (Pyle) kelimelerinin bileşiminden alan bu semtin adı, şehir Türklerin eline geçtikten sonra bile değişmedi. “Ahırkapı” semti, imparator I. Basileos (M.S. 867-886) tarafından yaptırılan kraliyet ahırlarının hemen yanında kurulmuştu. Schedel Hartmann’ın resimlediği 1493 tarihli Nürnberg Yazmaları’nda da görülen bu yapılar, Osmanlı döneminde padişah atlarının bulunduğu “Has Ahırı”na ev sahipliği yaptı.
Kısacası, bu aralar bana dokunmayın. Şaka bir yana, "geçerken hayal edilen yer"in yani İstanbul'un keyfini olabildiğince çıkarmaya bakın :)...
Not 1: Yukardaki çizim, Buondelmonti'nin 1422 yılında yaptığı Konstantinopolis haritasıdır. Bu ve buna benzer pek çok harita -ki bazıları ilk defa Türkiye'de yayınlanacak- ekim ayında Focus'un ekinde yer alacak.
4 yorum:
Ali Bey yine kampa girmiş...
Ben de artık postacı yolu gözlemeyeyim bari. Yanlış anlamayın Ali Bey sitem değil ufak bir espiri sadece :))
Hadi kolay gele...
yok öyle kampa filan girmek aslanlar gibi yazacaksın hatta hergün yaz
bana ikigünde bir yetmiyor kardeşim boş durma yaaaa...
bune vurdum duymazlık bune ben yaptım oldu zihniyeti....
***
herşey bir gün biter ben küllerimden doğar hayata gene çomak sokarım...
sondurak
Faydası olur mu bilmiyorum, Jacques Pervititch "Sigorta Haritalarında İstanbul" kitabıda enteresan haritalar barındırmakta şehre dair
Dönemsel nedenlerle bu konuya dair pek bir katkısı olmamakla birlikte, kütüphaneme en kısa zamanda katmayı hayal ettiğim bir külliyattır kendileri :)...
Son sorduğumda 180 milyona yakın bir fiyatı vardı! Eğer alabilirsem, buradan cümlealeme duyuracağıma ve "üç gün üç gece" Pervititch şenliklerini başlatacağıma emin olabilirsiniz :)
Onun yerine, derginin parasıyla kendime, çok muhteşem bir indirimi (128 ---> 62 milyon) yakalayarak John Freely'nin "Byzantine Monuments of Istanbul"unu aldığımı ve bu aralar koynuma akşamları bu kitabı alarak uyuduğumu söyleyebilirim. :)
Görmemişin kitabı olmuş efendim, neylersiniz...
Şaka bir yana, bilginiz olsun diye söylüyorum; daha çok Septimus Severus dönemi ile 1200'ler arasındaki bin yıllık dönemi inceliyorum.
Yorum Gönder