Cumartesi, Ağustos 13, 2005

“Bir gün Urartular geri dönecek”


İran sınırındaki Çavuştepe Kalesi’nde sert bir rüzgâr karşılıyor bizi. Kuş uçmaz kervan geçmez bu yerde, sessizliği İran’dan gelen yüklü kamyonlar bozuyor. Çavuştepe, İran sınırına 40 kilometre mesafede, ama her yere uzak, herkesten uzak...

Urartu kralı II. Sardur’un verimli tarım arazilerini ve ticaret yollarını korumak için inşa ettirdiği bir kale Çavuştepe. Urartuca adı Sardurinihili, yani “Sardur’un kenti” olan kale, İskitlerin M.Ö. 7. yüzyıldaki istilasına kadar Urartu ordusunun tahıl ambarı olarak kullanılmış. Bugün bile kale içinde toprağa gömülü çömleklerin içinden 3000 yıl önceki, artık yanmış olan buğday taneleri çıkıyor.

42 yıldır Çavuştepe’yi ve Urartuların tahıl dolu çömleklerini koruyan bir bekçi var; adı Mehmet Kuşman... Sadece bu kadar mı? Değil. Kuşman, dünyada Urartuca’yı okuyabilen 38 kişiden biri!

Yalnızdım, burada ben, çok yalnızdım” diyor Mehmet Kuşman; “Özellikle kış döneminde bir ben kalırdım, bir de kale...”

Çavuştepe’nin bu çorak tepesini bekleyen Kuşman’ın, 55 harfi ile “çiviyazılarının en zorlusu” olarak kabul edilen Urartuca’yı öğrenmesi, kolay olmamış: “Bu yazı çok mu zor, diye sormuştum kazı başkanı Afif Erzen Hoca’ya. ‘Evet çok zor! Ne yapacaksın’ diye sordu biraz da kızarak. ‘Öğrenmek istiyorum’ deyince ‘Hadi ordan!’ diyerek beni başından savdı. Biraz zoruma gitti açıkçası, ama vazgeçmedim. İyi ki de vazgeçmemişim...”

Urartuca’yı Asurca, Asurca’yı da Med dili izlemiş... Kuşman’ın şimdiki hedefi ise Sümerce. Devletin verdiği bekçi maaşı yetmeyen, ama Heisenberg Üniversitesi tarafından Almanya’ya davet edilen Mehmet Kuşman, bir süredir üzerinde Urartuca yazıların olduğu küçük süs eşyaları yaparak, geçimine katkı sağlıyor. Boynunda taşıdığı kolyede, Urartuların en büyük tanrısı, “savaş ve devlet” tanrısı Haldi’nin adı var. Aradan geçen 3000 yıl bile, Haldi’nin bu coğrafyadaki egemenliğini kırmaya yetmemiş...

Mehmet Kuşman ile görüşmek üzere Van’a gittiğimizde, bir de sürprizle, “Dünya’nın Urartuca konuşabilen 39’uncu kişisi” ile karşılaştık! Muhammed Karaca, Gürpınar İlçe Emniyet Amirliği’nde çalışan bir polis memuru. Urartuların bir gün dönmesini ve onlarla doya doya Urartuca konuşacağı günü bekliyor. Suskun birisi Muhammed Karaca, çok fazla konuşmuyor. Kim bilir, belki de günümüz insanlarına anlatamadıklarını, Urartularla konuşuyordur...


Not 1: Yukardaki fotoğraf, Tempo dergisinden Okur Konuralp'e dair. Affına sığınarak buraya alıyorum resmi. Pazartesi günü dergiye gittiğimde kendi çektiğim kare ile değiştireceğim.

4 yorum:

sickprincess dedi ki...

Allem kallem etmek mi? Yoksa gullem mi yoksa kullem mi? Bilmiyorum, doğru yerlere bakmayı bilmediğim için bulamıyorum da. Lütfen yardım Ali Bey.

Ali Işıngör dedi ki...

Sorunuzu tam anlayamamakla birlikte, söz konusu deyimin doğrusu, "allem etmek kallem etmek"tir.

Etimolojik kökenini soruyorsanız, kallem sözcüğü "gullem"den geliyor ancak söz konusu olan bir deyim olduğu için işin doğrusu, günlük yaşamda kullanılan "allem etmek kallem etmek"tir...

Nöbetçi yazı işleri müdürünüz sizleri seviyor:)

sickprincess dedi ki...

Ben sizi haddime düşmeden daha çok seviyorum.Bazen doğrusunu bilseniz de çevreden gelen yorumlarla tereddüte düşebiliyor insan. Çok teşekkür ederim. Size epey bir borçlandım.

Adsız dedi ki...

Super work performed.