Perşembe, Ağustos 04, 2005
Yüzbaşı Tommiks bir karavanacı mı?
Havadaki sineği bile vuran Vahşi Batı’nın ünlü silahşorları ne kadar gerçek? Yüzbaşı Tommiks, Çelik Blek ve Red Kit’in kullandığı efsane silahların “atış testleri”, başka şeyler söylüyor..
“At, avrat, pusat (silah) satılmaz.” Kırk yılı aşkın bir süredir Asya steplerinde maceradan maceraya koşan çizgi roman kahramanı Karaoğlan’ın ağzından duymaya alıştığımız bu eski Türk deyişi, klasik western çizgi romanın temel formüllerinden birini de açıklamaktadır.
Nitekim, bizim Karaoğlan’ın karşılığı onlarda Yüzbaşı Tommiks’tir. Kulver Kalesi’nin Suzi’ye “yanık” komutanı Tommiks, atı Napolyon ve elindeki 45’likler ile kötülere Vahşi Batı’yı dar eder!
Tommiks’in favori silahı, iki adet 45’lik Colt marka tabancadır. Bu tabancalar, rancerlerin resmi silahı olmasının yanında, dönemin en yaygın altıpatları olarak bilinir. Kahramanımız, rancer yıldızının da sorumluluğuyla, suçluları elinden ya da silahından vurmakta son derece başarılıdır.
Kendisi pek sık kullanmasa da, Yüzbaşı Tommiks’in serüvenlerinde görülen diğer silahlara örnek olarak Derringer ve Winchester’ı sayabiliriz. Boyutları nedeniyle kolay saklanabilen Derringer marka tabancalar, hilekâr kumarbazların ceket kollarından veya şapkalarından ani olarak çıkar. Sık sık güzel bayanların çantalarında da saklanan Derringer’lar, kahramanlarımıza tehlikeli sürprizler yaşatır...
Ferrari mi hızlı, Teks mi?
Yüzbaşı Tommiks gibi rancer olan Teks Willer da, maceralarında ordunun kendisine verdiği 45’lik Colt’u kullanmakta. Üstelik, Tommiks gibi rakibini canlı yakalayıp mahkemelere teslim etmek gibi saplantıları da olmayan rancerimiz, adaleti kendi sağlamaktan kaçınmaz. Hal böyle olunca, kahramanımızın kurşunlarına hedef olan insanların sayısı, Claudio Palieri’nin Türkçe’ye de çevrilen kitabı “Gece Kartalı Teks Willer”a konu olacak kadar yüksektir: “Teks, daha birinci sayıda 38, 2. sayıda 33 ve 3. sayıda da biri sansürlenmiş olmak üzere 36 rakibini öldürür. Sayılabilen ölülerinin sayısı ise 2.047 kişidir. Düşünsenize, Ferrari bile, böyle bir anda sıfırdan yüze fırlayamazdı herhalde!”
Peki, kovboyların kullandığı silahlar gerçekten bu kadar etkili ve isabetli miydi?
45’lik Colt’ların performansına ilişkin ilginç bir istatistiği, FBI’nın kriminoloji laboratuvarından edinmek mümkün. 1870 yapımı 45’lik Colt, her altı atışta ara verilerek tekrar doldurulmasına rağmen, 15’inci atıştan sonra namlusu şişiyor ve tutukluk yapmaya başlıyor! Başka bir deyişle, Teks, Kızılderililer ile giriştiği her 1,5 dakikalık çatışma sonrasında, 5 dakika kadar ara vermek zorundaydı!
Çelik Blek’in efsanevi “çakaralmaz”ı
Amerika’nın bağımsızlığı için “Kırmızı Urbalı” İngiliz askerleri ile savaşan Çelik Blek’in yaşadığı dönemse, seri atışlı tabanca ve tüfeklerin imalatından öncelere (18. yüzyılın üçüncü çeyreği) denk gelmekte.
Kahramanımız “Kırmızı Ceketliler”i ve yandaşlarını bilek gücüyle tepelemeyi tercih etse de, sık sık Fransız ve İngiliz imalatı ağızdan dolma, çakmaklı silahları (piştov) kullanır. Yayınlandığı dönem ülkemizde çok sevilen Kaptan Swing de kılıcı yeterli gelmediği anlarda, dönemin piştovlarını kullanan bir diğer çizgi roman karakteridir. Hem Çelik Blek hem de Kaptan Swing, İngilizleri piştovları ile perişan etmişlerdi!
Peki, gerçek böyle miydi? Amerika’nın İngilizlerden bağımsızlıklarını kazanmalarından 23 yıl sonra, dönemin piştovları ile yapılan bir atış testinin sonuçlarına sahibiz.
1805 yılında, sonradan Bavyera tüfek fabrikasını kuracak olan Alman Generali Manson, Topçu Albay Monfort’u dönemin çakmaklı piştovlarını denemekle görevlendirir. 4.443 atışın yapıldığı bu testin tarihi kayıtları, bize ilginç bilgiler veriyor.
Bu denemenin istatistikleri, 159 çakmaktaşının kullanıldığını gösteriyor, demek ki her taşla 28 atış yapılmış. Haznedeki barut, mühimmatı ateşleyemeden 277 kere yanmış; bu da demek oluyor ki, her 16 atıştan birinde tüfek düzgün ateşlenememişti! Test sırasında gerçekleşen aksilikler bu kadarla da sınırlı değil... Tarihi kayıtlara göre, 4.443 atışın 799’unda, yani her altı atıştan birinde, çakmaktaşı haznedeki barutu bile ateşleyemeden tam tutukluk yapmıştı! Adı üstünde, devir “çakaralmaz”ların devridir!
Her 100 atıştan 85’i karavana!
Çelik Blek’i İngilizler ile savaşırken bekleyen bir diğer sorun, 18. yüzyılın ikinci yarısına ait piştovların sık sık bakım ve parça değişikliği gerektirmesiydi. Her şeyden önce, namlunun her 60-65 atışta bir iyice temizlenmesi gerekiyordu ki, bu işlem 10-15 dakika sürüyordu.
Bağımsızlık Savaşı sırasında İngilizlere karşı Fransa’dan destek alan Amerikalıların başını, “Kırmızı Ceketliler”den çok, kendi silahlarının mühimmat ve yedek parça sorunu ağrıtmıştı. Ağızdan dolmalı piştovlar, sık sık bozulan, narin silahlardır. Nitekim, Napolyon çağındaki cephanelik verileri bunu açıkça söylüyor... 1800’lerin başında, her 1.000 piştov için depoda 4 çakmak seti, 10 yeni namlu, 20 kasatura, 20 barut haznesi, 30 tetik, 30 pim, 80 tüfek kabzası, 100 çene pimi, 150 horoz bulunduruluyordu!
O çağın silahlarının ne kadar isabetli olduğu hakkında Prusya ve Hannover’da 1829’da yapılan denemeler var. Hannover’daki test, Yüzbaşı Tommiks’ten sonra Çelik Blek efsanesini de yıkıyor.
Hannover’daki testte çakmaklı tüfeklerin yüzde 15’i, çeşitli sebepler yüzünden ateş almayı başaramamıştı. Tutukluk yapma, heyecan, barut koyma hataları ve duman da göz önüne alındığında; 100 çakmaklı tüfeklik bir salvonun, 90 metre mesafedeki 100 düşmandan sadece 15’ini vurabildiğini ortaya çıkarmıştı!
Piştovlardan çıkan merminin başlangıç hızı saniyede 300 metreydi ve toplu haldeki düşman birliklerine 180 metreden açılan salvo ateş, ancak bazılarını yaralıyordu. Hedeften sapma oranları da muazzamdı. 1800’lerde Fransa’da ünlü tabanca yapımcısı Piccard, 150 metre uzaklıktaki bir hedefe ayakta ateş ederek istatistiksel çalışmalar yaptı. Sonuçlar şaşırtıcıydı: Dönemin piştovları, hedefe dikey düzlemde 75 cm. ve yatay düzlemde ise, ortalama 60 cm’lik bir sapma ile ateş ediyorlardı!
Kızılderililerin asla sahip olmadığı silah: Winchester
Vahşi Batı’nın en acımasız kovboyu Teks’in 45’lik Colt’u kullanmakta gösterdiği beceri, onun Winchester marka tüfeği için de geçerlidir. Winchester için bir şey daha söylemek zorundayız. Hemen hemen tüm Western çizgi romanlarında yer alan bu tüfek, Vahşi Batı’yı fetheden silah olarak da anılıyor. Seri atışlı bu tüfekler, Kızılderililerin sürülüp yok edilmelerinde son derece etkili olmuştur...
İlginç bir başka nokta da, Teks gibi bazı çizgi romanlarda yerlilerin de sıkça ve bolca Winchester ve Henry gibi tüfekleri kullanırken görülmesidir. Bu durum, bir dönemin Western filmlerinde de görülür. Gerçek ise bambaşkadır... Kızılderililer, 1700’lerin sonunda kıtadan çekilen İngilizlerden ve Fransızlardan elde ettikleri eski model “çakaralmaz”lar dışında bir silaha sahip olamamışlardı! 1876 yılında Little Big Horn’da Amerikan ordusunun bozgununa kadar, Winchester gibi modeller yerliler için hep uzak ve erişilmesi güç silahlar oldu. Başka bir deyişle, posta kervanını çeviren ve etrafında tüfeklerle ateş ederek at koşturan Kızılderililer de bir Holywood efsanesi!
Ken Parker ve “Uzun Tüfek”
Konu, western çizgi romanı ve silah olunca Ken Parker’a iki nedenle değinmek durumunda kalırız. Birincisi, tabanca taşımayan karakterimizin, zaman zaman kullandığı tüfeğin ağızdan dolma bir “Kentucky” olmasıdır. Ardı ardına seri atışlar yapabilen tüfeklerin hakim olduğu bir dünyada, sadece tek atış yapabilen bir tüfek, başlangıçta okurlara garip gelmişti...
Maceralar ilerledikçe, Ken ile çakaralmazı arasında (yazar Berardi’nin çok iyi vurguladığı) farklı bir duygusal bağ oluştuğunu düşünmeye başlarsınız. Ken Parker, sadece Kentucky tüfeği ile değil, marjinal yapısıyla da içinde bulunduğu çağa direnmektedir.
Ken Parker’a değinmemizin ikinci nedeni, öykülerinde resimlenen silahların çeşitliliği ve tarihsel gerçekliğidir. Burada yaratıcı çizer Ivo Milazzo’nun hakkını teslim etmek gerekir. Çizerimiz, öykünün geçtiği mekânlar, kostümler ve silahlar gibi önemli birçok ayrıntıyı verebilmek için ciddi bir ön çalışma yapmaktadır. Öykülerde Amerikan ordusunun popüler tüfeklerinden Spencer, Springfield, Sharp gibi modelleri, hatta Amerikan tarihini etkilemiş olan makineli Gatling’leri fark edebilirsiniz.
Bizden bir örnek ise, Yalçın Didman’ın yazıp çizdiği “Eksi Seksen Derece” adlı öykü: 1906 model pompalı bir Winchester tüfek, sanatçı tarafından ayrıntılarıyla resimlenmiştir. İlginç bir tesadüfse, yakında kitap olarak da yayınlanacak bu maceranın konusunun, Focus dergisinin Mart 1999 sayısında anlatılan bir öyküden yola çıkılarak çizilmiş olması!
Not 1: Hakan Şaşmaz ve Ali Işıngör'ün birlikte hazırladığı bu dosya, Focus dergisinin Şubat 2005 sayısında yayınlandı. Dosyada adı geçen silahları, kahramanlarımızın ellerinde gösteren kareler ile pek çok teknik detaya burada yer veremedim. Yazının asıl güzel kısmı bence oradaydı ama sağlık olsun, bu seferlik de böyle idare edin :)...
Not 2: Çizgi roman okuyun... Çizgi roman okuyun... Çizgi roman okuyun... Nedenini burada açıkladım.
Not 3: Bugünlerde siteye daha az yazı yazmamın nedenini hemen söyleyeyim. İlk kitabımı yazıyorum! Tarih sevenleri çok ama çok şaşırtacak bir kitap olacak :)...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
1 yorum:
Fevkalade yazı için teşekkürler. Ancak hayallerimi sarstınız, 10-15 dakika tabanca temizleyen, üstüne üstlük 6 kırmızı urbalıdan birini temizleyen bir Swing veya Blek ha :). Bunu kabullenemem işte...
Yorum Gönder