Pazartesi, Ağustos 22, 2005

Masaüstü savaşları


Masaüstü'nü Macintosh yarattı,
Microsoft kopya etti, Linux ise uçuruyor!



Etkileşim, etkileşim, daha fazla etkileşim! Masaüstü’nün geleceği bu kelimede saklı... 1971’deki Xerox PARC’ı saymazsanız, Apple Macintosh ile hayatımıza giren “masaüstü” kavramı, önümüzdeki günlerde karşımıza gelecek yeni nesil işletim sistemleriyle bir kez daha büyük bir değişim gösterecek.

Peki, neler mi getirecek yeni nesil masaüstleri? Masaüstü’nün geleceğine bakmak için en iyi yöntem, MacOS X “Tiger” ile Apple’ın bugün yapabildiklerine bakmak. Tiger’ın “Dock” yani araç çubuğu ile sağladığı erişim kolaylığı, bir zamanlar Microsoft’un Vista adlı yeni işletim sistemine eklemeyi en çok istediği yeniliklerin başında geliyordu. Vista’nın daha fazla gecikmemesi için feda edilen bu yeni araç çubuğu, daha uzun bir süre Macintosh kullanıcılarının bir lüksü olacak.

Macintosh’u en yakından izleyen işletim sistemiyse, şaşırtıcı ama Linux... Şaşırtıcı diyoruz, çünkü bugüne dek kullanıcı dostu olmamakla suçlanan Linux cephesinde yaşanan büyük değişim, yakın bir gelecekte Microsoft’u daha da köşeye sıkıştıracağa benziyor. Linux’un masaüstü hizmet sürümlerinden biri olan KDE, geliştirilmekte olan 4.0 sürümü ile masaüstü kavramının geleceğine yeni bir kapı açıyor.


Plasma adı ile başlatılan bu projede; etkileşimli program parçacıkları, genişletmeler, şeffaf masaüstü öğeleri, çoklu masaüstü yönetimi gibi kavramlar tekrar ele alınarak geliştiriliyor. Yarın kullanacağınız masaüstünüzün geliştiricileri arasında bir de Türk’ün, Barış Metin’in bulunduğunu bilmek, acaba ilginizi çeker mi?

İlgilenenler için: Plasma Projesi

7 yorum:

Unknown dedi ki...

Mac docker'ı Longhorn'un hiçbir zaman planları arasında olmadı ki.. Yoksa öyle bişeyde Microsoft gibi bi şirketin yetiştiremeyeceği ne var.. Evet docker güzel ama Windows, kullanıcılarının alışkanlıklarını değiştirmek istemiyor. Windows'un yetiştiremediği çok şey oldu (yeni dosya sistemi vs) ama docker'ı hiçbi zaman TODO'larında duymadım.

Ali Işıngör dedi ki...

Emre Bey;

Dock'a benzer bir yönetim sistemi, Longhorn'un ilk teorik hedefleri arasındaydı. Buna dair çok sayıda dokümanı Google'dan aratarak bulabilirsiniz.

Dock'a benzer çubukları 19.95 dolarlık masaüstü teması (Windows blinds vs.) programlarıyla da elde edebilirsiniz elbet, ama iş uygulamaları dock üzerinde çalıştırmaya, bunları etkileşimli araçlar haline getirmeye dayandığında, Apple sistemlerin arka fondaki asıl üstünlükleri ortaya çıkıyor. Daha 1.44 diskete format atarken Windows XP'nin multitasking dediği işin "yalan olduğu" ortaya çıkmıyor mu?

Masaüstü yönetimi derken programların ikonlarını bir dizine koyup, kullanıcıya bir menü (Start Menüsü)üzerinde göstermenin ötesine 10 yıldır geçemeyen (95'ten beri) Microsoft'un dock gibi uygulamaları adam gibi çalıştırmak için "daha çoook fırın ekmek" yemesi gerektiğini düşünüyorum...

Bu arada, Microsoft'un kullanıcı alışkanlıklarını çok da "taktığını" sanmıyorum. Eğer öyle olsaydı, Messenger ve Media Player gibi sık kullanıma yönelik araçlarının görünümünü sık sık değiştirmez; RSS gibi artık oturmuş standartların adını nasıl değiştiririm diye düşünmeye vakit ayırmazdı..

Ali Işıngör dedi ki...

Bu arad Görkem Çetin bir başka GUI denemesine dikkatleri çekiyor. Symphony OS "Masaüstüne dair tüm bildiklerinizi unutun" gibi fazla iddialı bir slogana sahip.

İzleyeceğiz...

www.symphonyos.com

Adsız dedi ki...

"Xerox'un PARC'ı saymazsak" demişsin ama PARC aslında grafik arabirimi oluşturmak için kurulan bir araştırma merkezi (Palo Alto Resource Center). Çıkan ürünler ise Alto, ve Xerox Star. Hatta birçok insan Xerox'un neden Star'a sahip çıkmadığı ve birçok üreticinin GUI'yi (Star) sistemlerine dahil etmesine nasıl izin verdiğine hayret etmiştir. (Star ile ilgili Wikipedia yazısında biraz ayrıntı var)

Ali Işıngör dedi ki...

Madem Wiki'den söz açtınız, ben de cevabı wiki'den veriyorum :)

"The precursor to GUIs was invented by researchers at the Stanford Research Institute (led by Doug Engelbart) with the development and use of text-based hyperlinks manipulated with a mouse for the On-Line System. The concept of hyperlinks was further refined and extended to graphics by researchers at Xerox PARC, who went beyond text-based hyperlinks and used GUIs as the primary interface for the Xerox Alto computer. Most modern general-purpose GUIs are derived from this system. For this reason some people call this class of interface a PARC User Interface (PUI)...(note that PUI is also an acronym for perceptual user interface)."

Wikipedia'dan GUIs and PUIs maddesi

Benim yazıda kastettiğim Alto'ydu elbet. Alto'nun gerçek anlamda bir GUI'ye sahip olduğu biraz tartışmalı bir konu. Xerox'un Alto'sundaki arayüze PUI demek bence daha doğru... Apple Lisa ise (1979) Xerox Star'dan iki yıl önce çıktı. Ve bence ilk gerçek masayüzü kavramıyla tanışmamız da Apple Lisa ile oldu...

Barış Metin dedi ki...

KDE 4, Plasma ve genel olarak masaüstlerinden bahsederken Appeal projesinden de bahsetmek anlamlı olur bence.

http://appeal.kde.org/wiki/Appeal
http://appeal.kde.org/wiki/Projects

Ali Işıngör dedi ki...

Ya aslında Pardus'un bitmesine yakın, "Türkiye'de Linux ve açık yazılım projeleri" konulu geniiiiiş bir dosyayı dergide çalışmayı isterim...

İçinde sadece Pardus'un değil, Plasma'nın da, Zemberek'in de, KDE, Mozilla ve OpenOffice Türkçeleştirme ekiplerinin de bulunacağı, bir anlamda "Türkiye'nin özgür yazılım haritası" olacak bir dosyayı hazırlayabilmek güzel olurdu.

Dur bakalım, gün doğmadan neler doğar:)...

İlk fırsatta Appeal'i de yazacağım elbet:).