Çarşamba, Eylül 14, 2005

"Adalet edebiyatın da temelidir"


Dün çalışırken bir ara yanımıza "hukukçuların piri" Fikret İlkiz Abimiz geldi. Bilenler bilmeyenlere anlatsın, kendisi Türkiye'de basın davalarına bakan en önemli hukukçu, gazetecilerin ise en zor zamanlarında "sağ omuzlarında beliren melek" olarak kabul edilir. Neyse, fırsattan istifade kendisine Creative Commons sözleşmesinin hukuki bağlayıcılığını sordum: Cevaben "bu sözleşmenin Türkçe olmamasının bir handikap olabileceğini, mümkünse bu sözleşmenin Türkçesini siteye koymamın faydalı olacağını" anlattı bana.

Konu konuyu açıyordu: "İyi de abi tam tersini düşünelim. Benim adım Paulo Coelho olsun ve kitabımı İngiltere'de basmış olayım. 'Her hakkı mahfuzdur' bilgisi kitabın içinde bir yerlerde, ama İngilizce olacak... Ne yani, ben şimdi kitabın içindeki 'telif hakkı bilgisi İngilizce' diye bu kitabın içeriğini istediğim gibi kullanabilir miyim?"

"Bana soracak olursan, Creative Commons sözleşmesi bu haliyle de geçerlidir. Ama kullanıcıya bunu anlayabileceği bir dilde de söylemek zorundasın. Bu arada belki bilmiyorsun ama Paulo Coelho'nun adını taklit eden bir yayınevi çıktı, dava açtık onlara!"

Hemen Burkina Fasa Fiso'daki yazıyı gösterdim ona. O anda hiç beklemediğim bir teklifte bulunarak, bu yazıyı dava dosyasına eklemek istediğini söyledi bana.

"Gurur duyarım abi!"

(...)

Kıssadan hisseye gelirsek... Paulo Coelho'nun davasına yavaş yavaş müdahil olmaya başlıyorum galiba! Bu mahkemeden çıkacak karar, Türkiye'de bundan sonra Türk ve yabancı yazarların sadece eserlerinin değil, "isimlerinin" de korunması açısından büyük önem taşıyacak.

Bakalım mahkemelerimiz Umberto Eco, Samuel Beckett, Paulo Coelho'dan mı yana tavır koyacak yoksa Umberitto Ecko, Samyel Berekket, Paullo Ceolho'ları gibilerini mi koruyacak? Sanırım aslında herkes bu sorunun cevabını zaten biliyor...

Bu arada çoğu blogger'ın kullanmaya başladığı Creative Commons sözleşmelerinin acilen Türkçe'ye çevrilmesi gerekiyor. Niyetim, ay başında maaşımı aldıktan sonra, kullanmakta olduğum "Attribution - NonCommercial - ShareAlike 2.5" sözleşmesini bir "yeminli tercümanlık bürosu"na tercüme ettirmek. Bu sözleşmenin tercümesi, benimle aynı sözleşmeyi kullanan pek çok kişinin kendisini rahat hissetmesini sağlayacaktır diye düşünüyorum.

Peki, ya diğer sözleşmeleri kullananlar?




Not 1: Blog Kardeşliği toplantısından erken çıkmak zorunda kaldım. Toplantıda birkaç arkadaşın haklı olarak Burkina Fasa Fiso'dan şikayetleri olmuş. Bir yazıyı siteye koyduktan sonra tekrar okuyarak üzerinde bazı değişiklikler yapmanın yanlış olduğunu da bu vesileyle öğrenmiş oldum. RSS'ler her değişiklikte metni yeni bir yazı olarak algılayıp, aboneleri mesaj yağmuruna tutuyormuş. Bundan sonra tüm düzeltmelerimi "elimden geldiğince" yazıyı yayımlamadan önce yapacağıma emin olabilirsiniz!

Not 2: Fikret İlkiz Abimizin de bir blog sitesi varmış bu arada :)... Ne güzel komşumuzsun sen Fikret abi!

13 yorum:

sickprincess dedi ki...

Elinize saglik olsun.

Adsız dedi ki...

şimdi bu yüz yıllardı bu topraklarda uygulanna bir yöntem üstelik dünya da da bir çok örneği bulunmakta yani bazen ad değiştirmeyi ülkemizde bir çok yazar yapmış yapmakta ve yapıyor konumundadır...

belki kızı yorsunuz ama gerçek yazarın ismini anlamıyacak kadar okuma özürlümüyüz ki biz gerçek yazarın kitabından ayır edemiyeceğiz...

yani esasın da bence dava açılacak bir durum görmüyorum. çünkü eğer siz bir kitap alıyorsanız ve kitabı sadece kapaktaki yazar ismine göre alıyorsanız okurluğunuz bence tartışılır...

bende sevdiğim yazarların kitaplarını alıyorum ama almadan önce en azından arka kısmı yada önsöz yada kitabın bir yerlerinden bir parçayı okuyorum...

bu müşteriyi yanılmak değil bir pazarlama stratejisidir...reklamdır...

tıpkı iki sene rock n coke un yapılmasıyla kendi reklamını yapmış barışarock gibi...

***

herşey bir gün biter ve ben küllerimden doğar hayata gene çomak sokarım...


sondurak

Ali Işıngör dedi ki...

Pek sayın Anonymous;

Bir dakika bir dakika...

O dediğiniz şey "müstear isim"dir ve bu konuyla hiç alakası olmayan, bambaşka bir olgudur! Geçmişte kovuşturmaya uğrayan, gazete patronlarının ambargo koyduğu ya da başka nedenlerle gerçek isimlerini saklamak isteyen pek çok yazar "müstear isim" kullandı. Aklıma ilk gelen örnek, Aziz Nesin'in ta kendisidir. Yanılmıyorsam, kullandığı "Oya Ateş" müstear ismi nedeniyle zamanında "Türk Kadın Yazarlar Antolojisi"ne de girmiş ve hatta epey de ödül toplamıştı...

"Müstear isim" adı üstünde, bir takma isimdir ve amacı "yazarı korumak"tır. Burada dava konusu olan husus ise "tanınmış bir yazarın adını kullanarak okuru yanıltmak ve bundan fayda sağlamak" amaçlı bir sahtekârlıktan başka bir şey değildir. Ya da sizin anlayacağınız şekilde söylemek gerekirse, Adidas markasını "Addidas" yapıp logosunu aynen basmaktan farksız bir işlemin, artık edebiyat dünyasına kadar girmesi işidir...

"Müstear isim" gazeteci ve yazarların bağımsızlıklarını korumak için kullandıkları bir araçtır ve bazı durumlarda "mahremiyeti" kanun tarafından güvenceye alınmıştır.

Sizin mantığınıza göre "Addidas" ya da "Lakoste" marka t-shirt basmak da reklam ve pazarlama öyleyse! Aklınıza sadece şaşarım!

Türk Ceza Kanunu "taklitçiliği" ve "sahtekârlığı", dünyanın tüm çağdaş yasaları gibi yasaklar. Addidas ve Lakoste marka taklit t-shirt üretmeye yasalar nasıl izin vermiyorsa buna da izin vermeyecektir.

Bu arada Rock'n Coke ile Barışarock üzerinden yaptığınız örnekleme, kusuruma bakmayın ama, bu konuda "pek bilgisiz" olduğunuzu gösteriyor. Bu iki farklı organizasyonda ortaklaşa geçen "rock" kelimesi bir müzik türünü simgeler ve dolayısıyla "jenerik isimdir". bu kelimeyi herkes rahatlıkla kullanabilir.

Bu arada "müstear isim" ile sahtekârlığı ne ayırt eder diye soracak olursanız, cevabını şimdiden vereyim. Kullanılan ismin taklitçilik içermemesi ve var olan başka bir isim üzerinden kendisine fayda sağlamaması esastır.

Aziz Nesin tabi sizin kadar uyanık olmadığı için "Orhan Velli Yanık" gibi tanıdık bir isim uyduramamış, "Oya Ateş, Bildiğiniz Niyazi, Bahri Filefil, Berdi Birdirbir, Fettane Şatifil" gibi isimler bulmak zorunda kalmıştı...

Elma ile armutları ayırabileceğiniz kadar "okuryazar olacağınız" günlerin ümidiyle...

Saygılarımla
-Bir önceki durak-

trc dedi ki...

"şimdi bu yüz yıllardı bu topraklarda uygulanna bir yöntem üstelik dünya da da bir çok örneği bulunmakta yani bazen ad değiştirmeyi ülkemizde bir çok yazar yapmış yapmakta ve yapıyor konumundadır..."

Bu cümleyi yazan/yazamayan birinden çok şey beklemiyorum aslında.

Kitabın ismini anlayamayacak kadar okuma özürlü müsünüz bilinmez ama derdinizi anlatamayacak kadar yazma özürlü olduğunuz söylenebilir.

Önce kendi dilimizi konuşmayı ve yazmayı öğrenelim daha sonra edebiyat ,dil ve yazar isimleri üzerine ahkam keselim sayın Sondurak!

Adsız dedi ki...

ilk önce şöyle başlıyim sanırım fazla açıklamadığım için sizinde yanılgıya düştüğünüz bir konuyu açıklıyim isterseniz;
rock n coke türkiyede yapılmasıyla ona karşı bir festival girişimi larak ortaya çıkan barışa rock organizasyonu(bu sene hariç)
büyük bir reklam kampanyası sağladı kendine rock n cokeu kullanarak.gerçi kendi istedikleri bir şey değildi ama birinden bahseden mecburen diğerinden de bahsetme geregi duydu.yani rock n coke reklamını yaparken ne yazık ki istemeden de olsa barışa rock ın reklamını yapmış oldu...

benim bahsetmek istediğim esasınsda bu işin farkını kullanan cevap vermesi...

eger ismi değiştirip logoyu aynı kullanırsanız bu bir sahtekarlıktır..

ama hem ismi yakın hem logoyu yakın kullanırsanız bu sadece kullanılan firmanın reklamından yararlanmaktır...

evet bu bir pazarlamadır bir satıştır bana göre çünkü bu kokuşmuşluğun içinde doğruyu seçemiyen insanlar topluluğuna sunulmuş bir malzemedir...ve ne yazık ki benim halkım bunu yemek zorunda kalmıştır...yani tüm suçu hırsıza bulursak bir çözüme ulaşamayız...ev sahibinin hiç mi suçu yok durumu yani...

burda ayırt edici özellik insanın kendisidir kullanıcıdır...

ben bir önceki mesajımda da söyledim;eğer bu farkı anlamıyacak kadar cahilsek biz kendi sevdiğimiz yazarı tanımıyorsak çıkan kitabı sadece üstündeki için alıyorsak sorun o kitabı yazanda değil gerçek yazar olduğunu düşünüp alandadır...

üstelik iyi bir okur olduğumu da düşünüyorum bu arada en azından sizi takip ettiğime göre :)))

davanızda sizi destekliyorum ama bir suçlu bulmak buna çözüm değil...sadece toplumu eğiterek buna çözüm buluruz...

***

herşey birgün biter ve ben küllerimden doğar hayata gene çomak sokarım...

sondurak :)))
***

sickprincess dedi ki...

Konuya daha genis acidan bakmak gerekirse realizm le utopya, tekrardan, karsilasiyor. 1.Taraf'a: Sn sondurak; eger her sey kisi iradesine birakilmis olsaydi ne ciplak gezmeye karsi yasalar olurdu, ne de RTUK gibi bir kurum. Toplum madem bilincli bizim yaptigimiz seylerden ahlaklarini bozmayiversinler demezler mi?
2.Taraf'a: Sn Ali Bey, sn Ejderha Zamani; Akli haddinden fazla yerinde olan insanlar oldugunuz suphe goturmedigine, yaptiginizin dogrulugunun tarsilmasi utanc verici olduguna gore bize, size tesekkur etmekten baska bir sey dusmez.
Yine de ezilen bir miktar da olsa haklidir dan yola cikarak bir rahatsizligimi dile getirmek istiyorum; fikrini belirten bir insana hitabiniz bana biraz agir gibi geldi. Arkadas meramini duzgun bir dille anlatamamis olsa da kotu niyetli gorunmuyor.
Saygilar

trc dedi ki...

Birileri yazar ismini çalsın değiştirsin kitap isimlerini değiştirsin ve bundan para kazansın,köşe olsun ve biz hoşgörülü olalım öyle mi!

Tamam tepkimiz sert ama canımız acıyor biraz,siz hoşgörün bizi.

Emin olun normal bir insan bu kadar tepki sonucunda bu kadar rahat şeyler yazmazdı.

Tüm suçu hırsıza bulmayın lafı ise pencerelerini açık bırakarak uyumak benim hakkımdır ile çatışır. Bu hırsızın suçunu azaltmaz, çoğaltır sayın bilinmeyen.


Unutmayın iyi niyetle adam öldürenlerde var, sick princess. Hatta çoğunun niyeti kendine göre iyi.

Adsız dedi ki...

savulun.. herşeyi bilen, herşeyi en geniş açıdan gören, herkesi anlayan sick princess geliyor. bir yorum sayfasında da bu fotoğrafı görmeyebilir miyiz acaba?!

Adsız dedi ki...

SON OLARAK YAZDIĞIMI BELİRTMEK İSTİYORUM BEN YAPILANI SAVUNMUYORUM AMA BUNU YASAKLAYARAK YADA SIRF O KİTABA DAVA AÇARAK BU VE BENZERİ DURUMLARDAN KURTULAMIYACAĞIMIZI BUNU ANCAK TOPLUM OLARAK BİLİNÇLENİRSEK DÜZELECEĞİNİ SÖYLÜYORUM...

HEPİMİZİN CANI YANIYOR BUNA KABULUM AMA CEZALAR KANUNLAR SADECE YÜZEYSEL ŞEYLERDİR(ÖZELLİKLE BİZİM TOPLUMUMUZ İÇİN)

BUNLARI ÖNLEMEK ONLARA PİRİM VERMİYEREK OLACAKTIR...

YANİ BİZ İNADIMIZA BU KİTABI ALIRSAK BİZ BİR TARAFLARIMIZI DA YIRTSAK NE ANLAMI KALIR...

BEN TOPLUMUN BUNA KARŞI OLMASI GEREKTİĞİNİ TAVIR ALMASI GEREKTİĞİNİ SAVUNUYORUM...

HIRSIZ HERYERDE HIRSIZDIR AMA SEN ÖNLEMİNİ ALIRSAN AÇ BİR HIRSIZ OLARAK KALIR...

VE BÖYLE ŞEYLERE MUHTAÇ KALMIYACAKTR...

***
SONDURAK

sickprincess dedi ki...

Öyle bir iddiam yok.
Böyle bir rahatsızlık uyandırdıgım icin cok üzüldüm. Dikkatli olmaya çalışacağım.
Saygılar.
Not: Ali Bey sn Can ERGUN a nasıl ulasacağımı bilmediğim için affınıza sığınarak kendisine burdan sesleniyorum.

Adsız dedi ki...

Aman Ali bey, boyle bilgili bir hukuk uzmanina ulasabiliyorsaniz lutfen CC'yi yeminli tercumana degil CC'cilerin tavsiye ettigi yontemle memlektimize uyarlayalim. 2-3 senedir ben bunu yapacak gurup ariyorum. Icab ediyorsa fiyatlandirsinlar, para toplamayi filan deneyelim. Uyarlama proseduru linki surada: iCommons

Ali Işıngör dedi ki...

Sevgili dostlar;

Sick Princess'ın uyarısı üzerine çok düşündüm... Kendisi Burkina Fasa Fiso üzerinden kırılmasını istediğim en son insanlardan biridir. Can Ergun Bey'den ricam, Sick Princess'ın yorumlarından rahatsız olmamasıdır sadece...

Cevabımdaki dilin biraz sert olduğunu kabul etmekle birlikte, anonymous arkadaşımızın itirazları üzerine söyleyecek söz bulamadığım için bu tartışmayı burada kapatmayı uygun buluyorum.

Konuya dönersek...

Ünlü fıkradır, imamın biri minbere çıkmış ve cemaate vaaz vermeye başlamış: "Eyyy ümmeti müslimin! Hazreti Nuh efendimiz oğlu Hazreti Adem'i bir göl kıyısında tanrıya kurban edecekken, gökten İsrafil Aleyhisselam elinde bir keçiyle inmiş ve 'dur' diyerek elinde satır ile bekleyen Hazreti Nuh'u engellemiş!"

Cemaatten yaşlıca birisi itiraz edecek olmuş: "Aman hoca sen orada dur! Çünkü ben bu hikâyenin neresini düzelteceğimi şaşırdım!..."

Anonymous'un yazdıklarının neresini düzelteceğimi de ben şaşırmış durumdayım.

"... ama hem ismi yakın hem de logoyu aynı yakın kullanırsanız, bu sadece kullanan firmanın reklamından yararlanmaktır" diye buyurmuşlar kendileri :)...

Kendisini utandırmamak için ilgili kanun maddesinin numarasını buraya yazmıyorum, çünkü Türk Ceza Hukuku'nun buna ilişkin maddesi, Anonymous arkadaşımızın tam da tarifini yaptığı bu kavramı "nitelikli sahtekârlık" olarak ele alır! Adı yakın (bkz: Addidas) ve logosu benzer (bkz: "Mahmutpaşa style" Addidas yoncası) logolu mal üretmenin bedeli, iki yıl ağır hapis cezasıdır. Örnek için Radikal gazetesindeki şu habere bakabilirsiniz...

"Kokuşmuşluğun içinde doğruyu seçemeyen insanlar" kısmına ise bayıldım! Sherwood usulü orman kanunlarının bundan güzel bir tarifi yapılamazdı herhalde...

"Ev sahibinin hiç mi suçu yok?" sorusuyla bu utanç verici duruma sebep olan Paulo Coelho ve Can Yayınları'nın bu kepazelikteki sorumluluklarını anımsattığı için kendisine ayrıca müteşekkirim.

:)...


CC konusunda bazı yeni gelişmeler oluyor. Bir şeyler şekillendikçe buraya yazacağım. Bülent Murtezaoğlu'na bu link için teşekkürler...

Adsız dedi ki...

http://z42.gen.tr/blog/lisanslasakdamipaylassak
ilginç ve haklı olduğunu düşündüğüm farklı bakış açısı gelmiş blog lisanslama konusunda.