Çarşamba, Kasım 02, 2005

Şerefinize usta!


Dünyanın en büyük markaları onun yarattığı amblemleri kullanıyor bugün. Bayer firması gibi birçok ünlü şirketin ambleminde onun imzası var. Kulüp Rakı’nın etiketinde Atatürk ile Orhan Veli'yi karşılıklı resmettiği iddia edilen meçhul ressamdır İhap Hulusi...



"Fonda kimi zaman Almanya'nın gri ve puslu sabahı, kimi zaman upuzun Nil Nehri boyunca beyaz yelkenlileriyle süzülen teknelerin silueti, kimi zaman İstanbul’un henüz aydınlanmaya başlayan göğüne yükselen ezan sesleri vardı. Önüne eğilmiş, çıkık elmacık kemikleriyle duran uzun boylu yakışıklı adam, boğumları belirgin ince uzun parmakları ile önündeki kâğıdın üzerinde uçuşuyor, çiziyor, boyuyor, yazıyordu."

Tanıyanlar böyle anlatıyor İhap Hulusi Görey'i. Küçük aile kuruluşları, amblemleri olan büyük müesseseler haline İhap Hulusi'nin fırçasında dönüştü. Kurukahveci Mehmet Efendi ve Mahdumları, Konyalı Lezzet Lokantası, Sümerbank onun çizgileri sayesinde kurumsal kimlik sahibi oldu...

İhap Hulusi, Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılıp yerine tek uluslu bir cumhuriyetin kurulduğu bir dönemde yaptıklarıyla yeni yaşam biçimini yorumladı ve önerdi. Bir yandan özel sektör yaratmaya çalışan ancak bir süre sonra devletçiliğe yönelen yeni ekonomi anlayışı, yeni yaşam biçimi ve alfabe...

İhap Hulusi’nin afişleri yeni kurulan bir ülkenin resimli tarihi gibidir: Atatürk ve Küçük Ülkü'nün karatahta önünde durduğu "alfabe"nin kapak kompozisyonu, Ziraat Bankası için yaptığı "köylü dayı" afişi ve "her mahallede bir milyoner" yetiştirilen çok partili dönemdeki Tayyare Piyangosu illüstrasyonları...



1898'de Kahire’de doğan İhap Hulusi, ilk ve orta öğrenimini Mısır’da yaptıktan sonra ailesi ile İstanbul'a göçer. Ailesi onu dönemin en iyi okulu Galatasaray’da okutmak istese de, o yurtdışında resim tahsil etmeyi kafasına koymuştur. Bu yüzden, 1920'lerin Türkiye’sinde grafik sanatı nedir, afiş nedir kimse bilmezken Münih’e resim ve grafik öğrenimi görmeye gider.

İhap Hulusi, 1925'te Türkiye’ye döndüğünde ilk savaşını ailesine karşı vermek zorunda kalır. İngilizce, Almanca, Fransızca ve Arapça'yı mükemmel derecede bildiği için ailesinin ve dönemin dışişleri bakanı Tevfik Rüştü'nün zorlaması ile hariciye vekâletine verilir. Ama onu sanatından farklı bir yere bağlamak mümkün değildir. İhap Hulusi, çareyi işi bırakıp Yusuf Ziya Ortaç’ın Akbaba dergisine kaçmakta bulur.

Burada Münif Fehim ve Ramiz gibi ustalarla çalışan sanatçı, daha sonraları ofis çalışmalarına ağırlık vererek; 45 yıl Tayyare Piyangosu'na, 35 yıl da tekel idaresine hizmet verdi. Türkiye'ye geldiği günden itibaren tam 67 yıl boyunca aralıksız çalıştı İhap Hulusi Görey.

1986'da vefat ettiğinde ise, geride ünlü ilaç firması Bayer'in amblemi, İngilizlerin ünlü John Haigh viskisinin etiketi, İtalyanların Cinzano'sunun reklam kampanyası gibi bugün reklamcılık tarihinin kilometre taşları sayılan işler bıraktı.

Kulüp Rakı’nın etiketine çizdiği ve günümüzde de kullanılan kompozisyon yıllarca içki sofralarının en büyük tartışma konusu oldu. Rivayet muhtelifti: kimisi Atatürk ile Orhan Veli'nin karşılıklı rakı içtiğini iddia ederken, bazıları ise ressamın kendisi ile şair Orhan Seyfi Orhon’u resmettiğini söyledi. Radikal gazetesinde yer alan bir başka iddia ise Galata Köprüsü üzerinde öldürülen bir Bangladeşli gazeteciyi adres gösteriyordu. Gerçekte ise İhap Hulusi, şair Fazıl Ahmet Aykaç ile kendisini karşılıklı rakı içerken resmetmişti...

Galiba son sözü onu iyi tanıyan birine, Fazıl Ahmet Aykaç'ın torununa bırakmak lazım: "Dedem, annem ve ben İhap Hulusi’yi yakından tanıdık. Dedem, Anadolu Kulübü’ndeki özel masasında onunla sabahlara kadar oturup sohbet ederdi. Hâlâ da oturuyorlar..."







Not 1: İhap Hulusi Görey'i anıp da, bu büyük sanatçının afişlerini yok olmaktan kurtaran, üç de güzel kitap yazan "güzel insan" Ender Merter'i anmamak olmaz. İhap Hulusi için çok güzel bir de site yapılmasını sağlayan Ender Merter Bey, varını yoğunu İhap Hulusi'yi yaşatmak için harcıyor. İhap Hulusi benim için, şair Orhan Veli'yi kıskandırırcasına, rakı şişesinde ölümsüzleşmeye en yaklaşan adamdır...

Not 2: Bir sürü rakı üreten firma var. Bir seriye Orhan Veli'nin adı verilse, şairi yattığı yerde mutlu etmezler mi acep?

Not 3: Bugün evde bayram temizliği vardı ve ben yaklaşık 10 yıldır göze alamadığım bir işe girişerek, yıllardır bir kenarda biriktirdiğim disket ve CD'lerin temizliği işine girdim. Neler buldum neler! Aldus Pagemaker 2.0'lar mı istersiniz, disketle yüklenen Windows 3.0'lar mı? Örneğin bu yazı, 1997 yılında çalıştığım dergiden ayrılırken tüm yazılarımı kaydettiğim bir disketten çıktı! O zamanlar çalıştığım dergide, X-write programını çalıştıran aptal terminaller kullanıyorduk. Orada kaydettiğim dosyayı bugün açabiliyorum ama hâlâ bu siteyi Internet Explorer'da düzgün göstertemiyorum! Seni öpüyorum Bill Gates...

Hiç yorum yok: