Cumartesi, Kasım 26, 2005

Savaş meydanlarından Pembe Panter'e...


1930'larda Piaggio uçak fabrikası


Aslında tüm hikâye, tam olarak 121 yıl önce, 1884'de, Rinaldo Piaggio'nun İtalyan demiryolu şirketine "lokomotif kazanı" üretmek için bir atölye kurmasıyla başladı.

"Lokomotif kazanı üreten piston yapmayı, piston üreten de uçak yapmayı öğrenir" mantığı ile bu küçük atölye, 1915'de uçak motoru üretimine geçer. Sadece 10 yıl sonra, Finale Ligure kasabasındaki bu atölye, "seri uçak üretimi"ne geçecekti... (*)

Belki şaşıracaksınız ama dünyanın ilk helikopterlerinden biri, eskiden "lokomotif kazanı" üreten bu atölyede imal edilmişti! 1930'da Corradino D'Ascanio tarafından üretilen bu helikopter, dünyanın ilk çift rotorlu (birbirinin aksi yöne dönen çift pervaneli sistem) uçan aracıydı. Çift rotor sistemi ve türbülans kanatçıkları (winglet) sistemleri de bu küçük atölyede doğdu.


Corradino D'Ascanio'nun kullandığı DAT 3. Kanatçıklar net bir şekilde görünüyor.

İkinci Dünya Savaşı'nın patlamasıyla birlikte, Piaggio firması için zor zamanlar başlıyordu... İtalya'nın faşist lideri Benito Mussolini, Hitler'in yanında savaşa girmişti ve ülkeye acilen savaş makineleri lazımdı. İkinci Dünya Savaşı'nın hava muharebeleri tarihine geçmeyi hakeden "tek İtalyan", son derece başarılı bir bombardıman uçağı olan Piaggio P-108'di. Ve bu uçağın şasisine şekil veren presler, ilerde "bir motosiklete" hayat verecekti...

Piaggio'nun ürettiği dikine havalanan helikopterler, Alman genelkurmayının ilgisini çekmekte gecikmez. Luftwaffe'nin İkinci Dünya Savaşı'nın son günlerine sadece birkaç adet yetiştirebildiği dünyanın ilk muharebe amaçlı helikopterinin Focke Ackgelis FA-223'in tasarımı da, yine Piaggio mühendisleri tarafından yapılmıştı.

1944 yılı boyunca Amerikan hava kuvvetleri tarafından bombalanan fabrika, İtalya'nın teslim bayrağını çekmesi üzerine, İngiliz ve Amerikalı mühendisler tarafından didik didik edildi. Amerikalılar inceliklerine henüz vâkıf olmadıkları pek çok teknolojiyi ülkelerine götürdükleri gibi, Piaggio'nun uzun bir süre hava taşıtı üretmesine de izin vermeyeceklerdi!

Peki, ne yapmalı? Elde, savaş döneminden kalma yüzlerce torma tezgâhı ve pres makinesi vardı... Piaggio ailesinin ikinci nesil temsilcisi Enrico Piaggio kritik bir karar vermek zorunda kalır. Savaş yorgunu İtalyan halkına araba üretemeyeceğine göre, onun yerine "satın alabilecekleri" bir şeyi yani motosiklet üretmeliydi!


Enrico Piaggio ve İtalya'nın sembolü olacak Vespa'lar...

Savaştan hemen sonra, 1946 yılında üretimine başlanan bu motosiklete, aerodinamik yapılarından ötürü yuvarlak hatlar taşımak zorunda olan uçakların pres makineleri şekil vermişti. Eldeki tüm presler eğimli olduğu için bu motosikletin şasisi de yuvarlak hatlara sahipti. Hatta bu motosiklete adını da, bir arının gövdesini anımsatan şasi verecekti: Vespa yani "eşek arısı"...

Peki, bu motosikletin en ünlü kullanıcısı kimdi dersiniz? "Roma Tatili"nde arkasına Audrey Hepburn'ü alan Gregory Peck mi? Yarışmadığı zamanlar Vespa'sını kullanan F1 pilotu Michael Schumacher mi? Umberto Eco mu? Ya da "vahşi batı" filmlerinin atından inmeyen kovboyu John Wayne'in ta kendisi mi dersiniz?

Hiçbiri değil. Doğru cevap, "Pembe Panter" olacaktı... :)





(*) Not 1: Dünyanın savaş uçağı seri üretimine geçen ilk atölyelerinden biri de ilginçtir, Türkiye'deydi! Vecihi Hürkuş'un 1920'lerde önce Kayseri'de, ardından da işadamı Nuri Demirağ ile İstanbul-Beşiktaş'ta kurdukları fabrikanın acıklı öyküsünü, gelecek yazıda anlatacağım. Piaggio'nun öyküsü, benim için Vecihi Hürkuş'a destek verilmesi halinde neler olabileceğinin bir göstergesidir. Neyse, bu ikinci hikâyeyi salı günü anlatacağım...

Not 2: Vespa'ya dair bir süre önce yazdığım bir yazı daha vardı. Bana meraklılarından Vespa'ya ilişkin çok sayıda soru gelmeye başlayınca, bu motosikletin "cemaziyelevvel"ini anlatmak şart oldu.

Hiç yorum yok: