Perşembe, Kasım 10, 2005

Yağmur yağdı, sen bana ördek dedin!


Bir süredir benden Malumatçı Baba Tahir ve Nef'i hikâyelerinin devamını isteyenler var. Baba Tahir'e dair bir hikâye fırında ama önce bir Sansürcü Kara Kemal Bey anektotu patlatalım :)...

Osmanlı tarihinin en karanlık dönemlerinden biri, hiç kuşkusuz, "İstibdat dönemi" de denen, Abdülhamit'in 30 yıllık diktatörlük rejimidir. Abdülhamit döneminin basına karşı uyguladığı baskılar, muhteşem sansür kararnamelerinin doğmasına neden olmuştu.

Burkina Fasa Fiso yine yapacağını yapıyor ve "muhteşem bir belge" yayınlıyor. Mabeyn'den yani Yıldız Sarayı Başkâtipliği'nden Matbuat Müdürlüğü'ne gönderilen bir talimatnameyi, yani tarihi bir sansür kararnamesini sizlerle paylaşıyoruz!

Yıldız Sarayı Hümayunu
Başkitabet Dairesi

1- Her şeyden önce Padişah'ın değerli sağlığına, ürünlerin durumuna, ticaretin ve sanayinin gelişmesini bildiren haberlere öncelik verilmesi;
2- Milli Eğitim Bakanlığı'nın ahlak açısından onaylamadığı hiçbir romanın ve yazı dizisinin (Örneğin, parklarda dolaşan genç çiftler- AI) veya yazı dizisinin yayınlanmaması;
3- Bir sayıda yayınlanamayacak kadar uzun ve edebi ve bilimsel yazılara yer verilmemesi. "Devamı var", "Devamı yarına" gibi deyimlerin kullanılmaması;
4- Yazıda boşlukların bırakılmaması, çünkü bunlar bir takım kötü sanılara (Sansür gibi! -AI) ve kafaları karıştırmaya yol açabilir;
5- Kişilere sataşılmaması; bir vali ya da mutasarrıfın hırsızlık yaptığı, para yediği, adam öldürdüğü veya ayıplanacak bir iş yaptığı söylenecek olursa bunun saklanması gerektiği;
6- Kişilerin ve vilayet ahalisinin bazı yolsuzlukları bildirmek için hükümdara verdikleri dilekçelerin yayınlanması kesinlikle yasaktır;
7- Tarihte ve coğrafyada özelliği olan bazı adların kullanılmamaması, örnek Ermenistan;
8- Yabancı hükümdarlara karşı her ne biçimde olursa olsun, girişilen suikastleri veya yabancı ülkelerdeki kışkırtıcı gösterileri yazmak yasaktır. Çünkü yasalara saygısı olan barışsever halkımızın bunları duyması iyi olmaz.
9- Bazı kötü niyetli kişilerin yersiz yorum ve gözlemlerine yol açabileceği için bu talimatnamenin de gazetelerde yayınlanması yasaktır.

Serkâtibi Hazreti Şehriyari Tahsin

(...)

Bunun gibi pek çok talimatname Babıali gazetelerine ulaşacaktı... Kararnamelerde yazılmayan, ama Kara Kemal Bey gibi ünlü sansürcülerin ellerinden kurtulmayan bir diğer yasak listesi daha vardı: Yasaklı kelimeler listesi!

O dönemden kalma belge ve anılarda yasak kelimelerin şunlar olduğu belirtiliyor: Grev, suikast, ihtilal, dinamit, dinamo (dinamiti anımsattığı için), infilak, kargaşalık, hal (hükümdarın halli yani tahttan indirilmesi anlamına gelebilir!), Kanunu Esasi (Anayasa), hürriyet, vatan, Bosna, Hersek, Makedonya, Girit, Kıbrıs (Çünkü bu eyaletler elden gidiyordu!), Yıldız, Murad (Mutluluk anlamına gelen bu kelime insanlara Sultan Murat'ı anımsatabilir), istibdat, cumhuriyet, burun (Abdülhamit'in burnu büyük olduğu için bu kelime yasak edilmişti), mebuslar, bomba, tahtakurusu (Yanlışlıkla "tahtı kurusun" diye okunabileceği için!), anarşi, sosyalizm, kardeş (Bu kelime de Sultan Murat'ı anımsatabilir!), veliaht, müsavat (eşitlik), Mithat Paşa...

Servetifünun gazetesinin sahibi ve başyazarı Ahmet İhsan sansürle ilgili anılarında şöyle diyordu:

"Sansür son dereceyi bulmuştu. Hamidiye suları yeni akıtılmış ve çeşmeler açılmıştı. Dr. Besim Ömer Paşa, sular hakkında bir makale yazdı. Çeşme başında bir ihtiyar adamın dua ettiğini gösteren artistik bir renkli resim de basılacaktı. Sansür dairesinden Kara Kemal Bey buna bir soru işareti koydu ve ben şaşırdım. Başsansürcü Kara Kemal Bey'e bir tezkere yazdım. Ondan gelen cevap şuydu:

"Azizim,

Çeşme resmi hakikaten pek güzel ve dua herkesin nazarında şüphesiz ki kutsaldır. Lakin bu günlerde gazetelerden neyi çıkartacağımı, neyi bırakacağımı bilmiyorum. Çünkü kötü niyetli kişiler bu güzel resmi görür görmez "Hah, işimiz duaya kaldı" demek istediğinizi sanabilirler!"

(...)

Neyse, "Ramazan Sohbetleri" tadında bir yazı oldu bu. Bugünlerde inanılmayacak şekilde yoğun olduğumdan -ki bu da son zamanlarda siteye yazamamamdan belli oluyordur- Pardus arayüzü ve TDK veritabanına ilişkin yazımı yarına bıraktım. Bir aksilik olmazsa, yarın buradan Zemberek'in veritabanına ilişkin bir müjdeli haber vereceğim. Bugünlük bununla idare edin, site yakında eski ruhuna ve zihin açıklığına kavuşacak :)...

Hiç yorum yok: