Cumartesi, Temmuz 30, 2005

"Çeviri kadın gibidir:
güzeli sadık,
sadık olanı güzel olmaz"


İlginçtir, "Ne olacak bu Pardus'un hali?" yazısına olumlu ya da olumsuz bir takım tepkiler alacağımı düşünürken, derin bir sessizlikle karşılaştım. Hiç beklemediğim bir başka metne, Can Yücel'in şiir çevirilerine dair olan yazıya ise tam 12 kişiden cevap geldi. Benim için asıl şaşırtıcı olansa, bu 12 kişinin görüşlerini bloga koymak yerine, doğrudan mail adresime göndermiş olmasıydı! Sanırım "blog", birçoğumuz için hâlâ alışamadığımız bir olgu olmaya devam ediyor...

Bir ara, "Bana gelen mektupları comments kısmına koyayım mı?" diye düşünmedim de değil, ama mektupların sahiplerinden izin almadan böyle bir şey yapmanın doğru olamayacağına karar verdim.

Bu arada düzeltiyorum, Pardus yazısına "bir" tepki aldım! Sevgili A. Murat Eren, adını eksik yazmama, haklı olarak içerlemişti. Kendisinden bu konuda "mahçup bir dille" yazılmış, bu hassasiyetinin nedenlerini çocukluğundaki olaylar örgüsü ile anlatan, okuyunca gülümseten bir mektup aldım.

İnsanların adlarının "doğru yazılması" konusunda titizlenmesinden doğal bir şey olamaz. Madem bundan böyle "daha az Linux, daha çok şiir" yazacağız, konuyu şiire bağlamak için, sözü hemen "e. e. cummings"e getirelim...

İlk iki adının kısa haliyle ve küçük harflerle yazılmasında son derece hassas olan "e. e. cummings", adının hep bu şekilde yazılmasında ısrarcı olmuş, sınırlı sayıda basılan kitaplarında bile imzasını hep küçük harflerle atmıştı. Bugün bile, e. e. cummings'in yayın haklarına sahip olan vakıf, şairin bu isteğine uyulması konusunda çok hassas davranıyor. Yanılmıyorsam, 80'li yıllarda bu nedenle, şairin bir kitabının kapağının Türkiye'de ikinci kez basılmışlığı bile vardır! Yayınevinin adını hatırladığımda, yazının sonuna bir "not" şeklinde eklerim...

Türk okurlar, e. e. cummings'i, Yeni Türkü'nün "Yağmurun Elleri" adlı şarkısından tanıyorlar. "Konuyu şiire bağlayacağız" dedik ya, burada hemen "düğümü" atalım: O güzelim şarkının sözlerinin ne kadarının e. e. cummings'e, ne kadarının "şiirin çevirmeni" Barış Pirhasan'a ait olduğu, biraz şüpheli... Barış Pirhasan da, tıpkı Can Yücel gibi, şiiri "Türkçe söylemeyi" tercih etmiştir. Ve bence, çok da iyi etmiştir!
küçücük bir bakışın
çözer beni kolayca
kenetlenmiş parmaklar gibi
sımsıkı kapanmış olsam

yaprak yaprak açtırırsın
ilk yaz nasıl açtırırsa
ilk gülünü gizem dolu
hünerli bir dokunuşla...

hiçkimsenin yağmurun bile
böyle küçük elleri yoktur
bütün güllerden derin
bir sesi var gözlerinin

başedilmez o gergin
kırılganlığınla senin
her solukta sonsuzluk
ve ölüm...
Barış Pirhasan'ı şahsen tanımıyorum. Umarım, birazdan söyleyeceklerimden ötürü bana kızmaz: Barış Pirhasan'ın "Türkçe söylediği" bu şiir, e. e. cummings'in asıl şiirini de "aşan" bir metindir!
somewhere i have never travelled,gladly beyond
any experience,your eyes have their silence:
in your most frail gesture are things which enclose me,
or which i cannot touch because they are too near

your slightest look easily will unclose me
though i have closed myself as fingers,
you open always petal by petal myself as spring opens
(touching skilfully, mysteriously) her first rose

or if your wish be to close me, i and
my life will shut very beautifully, suddenly,
as when the heart of this flower imagines
the snow carefully everywhere descending;

nothing which we are to perceive in this world equals
the power of your intense fragility: whose texture
compels me with the color of its countries,
rendering death and forever with each breathing

(i do not know what it is about you that closes
and opens;only something in me understands
the voice of your eyes is deeper than all roses)
nobody, not even the rain, has such small hands

Sözü, Can Yücel'in bir aforizmasıyla bağlayalım mı? "Çeviri kadın gibidir: güzeli sadık, sadık olanı da güzel olmaz!"



Not 1: Bu arada Uludağ ekibine, Focus'tan "kız veriyormuşuz" da haberimiz yok... Kız tarafı olarak, düğünde önlerden bir masa isteriz, haberiniz olsun!

4 yorum:

Adsız dedi ki...

Merhaba, sitemi görüp fikirlerimi yazmadığım için utandım. Bunun için blogumda bir yazı yazdım. Buradan okuyabilirsiniz.

sickprincess dedi ki...

Daha once attigim bir mail i iznimi almadan ve adimi yanlis yazilarak blogunuzda yayinladiniz. Caniniz sagolsun

Ali Işıngör dedi ki...

Bir dakika! Nasıl yani? Sizin bir blogger accountunuz var ve ben sizin şifrenizi bilmeden bunu sitemde yayınlayamam ki... Dehşete kapılmış durumdayım!

Bir şey daha aklıma gelmiyor değil... 20 gün öncesine kadar gmail hesabımdaki ve subjectinde burkina yazan mesajları eşleştiren ilginç bir eklentiyi kullandım... Acaba bilmediğim bir şey mi oldu? Beni uyarırsanız durumu düzeltirim!

Ali Işıngör dedi ki...

:)

En kısa zamanda e. e. cummings çevirilerinizi bekliyoruz. Bizi ve Türk edebiyat dünyasını bundan mahrum bırakmamalısınız... Evet kesinlikle...