Çarşamba, Temmuz 06, 2005

Masal masal matitas...


Sıkıntılıyım. Focus bugün en iyi elemanlarından birini kaybetti. Aslında beklediğim bir gelişmeydi, ama ne yalan söyleyeyim, dergi ve kendi adıma çok üzüldüm. Hayat herkesi birgün bir seçim yapmak zorunda bırakabiliyor...

Şunu kafamızın bir kenarına yazmamız gerekir ki, cennete kalkan bir tren yok. Nasıl, Mekke'de cehenneme, Moskova'da cennete gitmek mümkünse, herhangi bir iyi gruba katılıp orada uyumakla da cennete ulaşmak mümkün değil. Sanırım sadece bu yüzden, yıllar sonra "neden denemedim" dememek için, ülkesi ve kendisi için Umida'nın bundan sonra "hukuk kariyeri"ne devam etmesi gerekiyor...

Günün "mânâ ve ehemmiyetine" uygun olacağı için birkaç gün önce anlattığım bir masalın sonunu getireyim.

(...)

60 deve yükü altının Tus kentinin bir kapısından girerken, öbür kapısından dört kişinin sırtında bir tabutun çıktığı gün, ünlü İranlı şair Firdevsi'nin de vasiyeti ortaya çıkmış. Bu vasiyet, Firdevsi'nin Şahname'nin kendi el yazısıyla yazdığı ilk kopyasında bulunmuş. Yazımı 40 yıl süren bu muhteşem divanın ilk sayfasında, ilk gün yazılmış bir notmuş bu:
"Bu kitap bittiğinde, sultandan alacağım parayla, Tus kasabasının yanıbaşından geçen Keşhef Nehri'nin üzerine güzel bir köprü yaptıracağım. Medreseye giden çocuklar, nehir her taştığında bir kurban daha vermesinler diye..."
Meğerse Firdevsi, o koskoca, 73 kilo tutan Şahname'yi küçücük çocuklar için yazmış! Çok küçük yaştayken kardeşi bu nehirde boğulan şairin bu isteği, Gazneli Mahmut'u bir kez daha kahretmiş... Sultan, kendini sonraki nesillere affettirebilmek için, bu paranın tamamıyla, dünyanın en güzel köprüsünün yapılması emrini vermiş. Bugün bu köprü, üstündeki yazıtıyla beraber yeryüzündeki en masalsı yapılardan biri. Nasıl olmasın ki? Köprünün her taşı, doğulu bir şairin kaleminden düşen "bir mürekkep damlası"na satın alınmış, kolay mı?


Not: Açık kaynak koduna ilişkin ilginç bir yazı fırından çıktı çıkıyor...

Minyatür: Columbia Üniversitesi kütüphanesi

5 yorum:

sickprincess dedi ki...

Mekke'den cehenneme, Moskova'dan cennete gitmek dikkatimi çekti. Mekke kısmını anladım da Moskova kısmını anlamadım. Açıklamanızı rica eebilir miyim? Sayılar..

Ali Işıngör dedi ki...

Mekke'den geçen tren insanı her zaman cennete, Moskova'dan geçen tren insanı her zaman cehenneme götürmez. Bir başka deyişle, günde beş vakit namaz kılmak insanı cennete götürmeyeceği gibi, ateist olmak da sizi aşağı katlara indirmez... Hayat şaşırtıcı bir şeydir, önemli olan onu nasıl yaşadığınızdır.

Esas olan sağcı, solcu, ateist, müslüman ya da hıristiyan kimliklerinden birine sahip olmak değil; "iyi ve dürüst bir insan" olmayı başarıp başaramanızdır.

Kastım buydu.

sickprincess dedi ki...

Kastınızdan çok bilginizle ilgileniyordum. Sözün size ait olduğunu düşünerek, Moskova ile yaptığınız bağlantıdan birşeyler öğrenebileceğimi düşünmüştüm. Yine de ne kadar açık görüşlü harika biri olduğunuzu öğrendim. Çok şanslıyım:). Umarın hala dostunuzumdur

Ali Işıngör dedi ki...

:)

Şüpheniz mi vardı?

Adsız dedi ki...

really enjoyed it. Thanks!